Ev 9. Sayı BAŞYAZI: Adalet Yoksa Çetelerin Cirit Attığı Ülke Vardır #9

BAŞYAZI: Adalet Yoksa Çetelerin Cirit Attığı Ülke Vardır #9

Tarafından Cuma NACAR

ADALET YOKSA ÇETELERİN CİRİT ATTIĞI ÜLKE VARDIR

Uyanış’ın bu satırlarını yazarken; Hak ve Millet Davasının vatansever, yiğit, kahraman, fedakâr bir evladının, Eskişehir İl Başkanımız Mehmet Emin Özdemir’in vefat haberini aldık. Yüreğimiz yandı, sözlerimiz boğazımıza düğümlendi, elimiz klavyeye gitmedi. Gitse de yazamadı bir türlü…Ama herhalde görseydi bu halimizi, yazın derdi… Nasıl olsa bir gün, rahmeti rahmana kavuşan tüm kardeşler kucaklaşacak, biz de kavuşacağız derdi. Bu duygudan cesaret alarak, Allah’ın yardımı ile tekrar klavyeye uzandı ellerimiz… Allah, Mehmet Emin Özdemir başkanımıza rahmetler eylesin. Saygıdeğer eşi hanımefendi ve evlatlarına, arkadaşlarımıza sabırlar versin. Kardeşleri, hak ve millet davasının bayrağını dalgalandırmaya devam edecek ve inşaallah bir gün zafer burçlarına dikecektir.

İnsan yaratılırken diğer canlılardan farklı özellikte, kabiliyette ve en güzel şekilde yaratılmıştır. Ondaki bu ayrıcalık, varlık sebebinde gizli olsa gerek. O yeryüzünün halifesi olması nedeniyle, diğer canlılardan üstün birtakım özellikler, imkân ve kabiliyetlerle donatılmıştır. Ancak ona verilen bu ayrıcalık ve üstünlük, yeryüzünü kasıp kavuran bir zulüm için değil, tam tersine tüm canlı ve cansız varlıkları da kapsayacak bir şekilde adaleti sağlamak içindir. İnsan bu vasıfları sahip, ilahî ruhun üflendiği en güzel yaratılışa muhatap bir varlıktır. Yeryüzündeki tüm tutum ve davranışları ile dosdoğru olmak, kınayanın kınamasından korkmadan, insanların cebir, keyfi istek ve telkinlerine boyun eğmeden hakkaniyetle, doğrulukla hüküm vermek ve hakkın hakimiyetini tesis etmekle yükümlüdür. Düzeni, dengeyi, ahengi doğruluk ve dürüstlükle sağlamakla görevlidir. Nitekim Allah’ın isimlerinden birisi de Adl’dır.

Türkiye’deki kötü yönetim bütün alanlarda etkisini korkunç boyutlarda göstermeye devam ediyor. Hangi alanda olursa olsun ekonomik, siyasal, kültürel, ahlaki, adli… yasama, yürütme, yargıda ehliyetsizlik, liyakatsizlik, adaletsizlik had safhada kendini gösteriyor. Mevcut gidişat köklü devlet yönetme geleneğine sahip devletimizi içten içe kemiriyor. Allah korusun bu gidişin sonu hüsrandır. Küçüle küçüle Anadolu’ya sığındığımız, milyonlarca vatan evladının şehadet şerbetini içtiği Trablusgarp, Balkanlar, 1. Cihan Harbi ve nihayetine Kurtuluş Savaşının üzerinden uzun asırlar geçmiş değil. Topu topu bir asırdan az fazla bir zaman geçmiş bu kızılca kıyamet günlerinin üzerinden… Ne de çabuk unutuldu o acılı günler… Ne yazık ki bu günlere geldiğimizde tarih bir kez daha tekerrür ediyor. Yine aziz milletimizin gösterdiği maddi ve manevi tüm fedakarlıklara rağmen; rehberlik iddiası ile ortaya atılanların en iyi niyetli deyimle beceriksizlikleri yüzünden bu fedakarlıklar yok olup gitmekte…

Türkiye, Allah’ın her günü suçlular ve suç örgütlerine yönelik operasyon haberlerini konuşuyor. Sadece son on ayda uluslararası, ulusal ve mahalli ölçekte 469 organize suç örgütünün çökertildiği resmi kaynaklarca açıklandı. Bunların içinde bireysel işlenen suçlar yok… Neredeyse lügatimizde isim kalmadı, değişik adlarla ve seriye bağlanmış bir şekilde yapılan operasyonlar doğru ise bugüne kadar suçlularla mücadele edilmedi mi, vatandaşlarımız sürekli olarak çarşı, pazarda bu suçlularla iç içe yaşamaya mı mahkûm edildi? Şimdiye kadar ilgililer görevlerini yapmadı mı, yapmadı ise onlara yönelik herhangi bir soruşturma başlatıldı mı? Bir yığın haklı ve yerinde soruları sormak mümkün.

İşte haftalardır Türkiye’nin gündemi ses kayıtlarını, gizli tanıkları, organize suç örgütü lideri ile bağlantılı oldukları için tutuklanan üst düzey emniyet mensuplarını, iki ayağı alçıda olan şüphelinin nezaretten çıkarılıp nasıl yurt dışına kaçırıldığını, doktor raporunun bile şaibeli olduğunu, olayın aydınlatılması için MİT’in bile devreye girdiğini, hatta hatta mafyanın devlete operasyon çektiğini konuşuyor. Neredeyse yılı aşkın bir zamandan beri eski ocak başkanının öldürülmesindeki sis perdesini aralamaya çalışıyor. Veya üst düzey yargı mensupları birbirlerinin usulsüzlerini ihbar ediyorlar. Ya da depremde enkaz altında kalan ziynet eşyalarının bir yargı ve emniyet mensubu tarafından nasıl iç edildiğini konuşuyor. Hele hele bir generalin makam aracı ile insan kaçakçılığı yapıldığı iddiası ortalıkta dolaşıyor.

 

DEM’lilere Ceza

Bilindik ismi ile Ayn-el Arap, Osmanlının Arap pınarı dediği, bizim ise tarihî müktesebatımızın bir parçası olması hasebiyle Ayn-el Türk (Türk Gözü) demeyi tercih ettiğimiz yerin adı birileri tarafından Kobani olarak meşhur edildi. Meşhur edilmiş halinin ise Deutsche Bank’ın kurduğu şirketin (company) yöredeki bozulmuş halinden geldiği kabul ediliyor. İşte bu bölgeye 2014 Eylül ve Ekim aylarında, IŞİD’in baskın yapacağı, katliam yapacağı şişirilmeye başlayınca, terörle arasına mesafe koyamamış malum parti, bütün vatandaşları sokağa döktü. Çok sayıda sivil vatandaşımız, güvenlik kuvvetleri personeli vefat etti, yaralandı. Türkiye’de bir kalkışma yaşandı. Yetmedi, Türkiye, açılım ve saçılım felaketinin bir ürünü olarak, peşmergelerin Kuzey Irak’tan gelmesine Türkiye sınırlarının içinden bu bölgeye geçmesine müsaade etti. Hem de gelen peşmergelerin ve araçlarının karnının doyurulmasına varıncaya kadar… Şimdiki DEM, o zamanki HDP’li yöneticiler hakkında dava açıldı.

Ve şimdi yargılandıkları mahkemede cezalandırılmalarına karar verildi. Yine kıyamet koptu. Elbette Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti olsa idi, siyasi konjonktür ne olursa olsun; adalet ve hakkaniyet ile derhal soruşturmalar ve yargılamalar başlatılırdı. Ne var ki verilen karar ne kadar haklı olursa olsun; uzun bir süre iddianamenin hazırlanmaması ve yargılamanın bu kadar uzun sürmesi kabul edilemez.

İcazetli politikalarla iş gören, iradesi ipotek altına alınmış, PKK bölücü terör örgütü ile arasına mesafe koyamamış, lanetleyememiş bir parti hangi adı alırsa alsın; bölgedeki mevcut sorunun çözümünde ciddi ve samimi rol oynayamaz. Ancak ağa babalarından aldıkları emir ve talimatı tekrar eder dururlar.

Malum partinin yöneticileri bir yandan AKP siyasi iktidarını bu davalar dolayısı ile ciddi surette eleştirirken, diğer yandan da arzularına uygun anayasa değişikliği için yine AKP’den, daha doğrusu Tayyip Bey’den umutlular. Dileğimiz siyasi iktidarın yeni bir açılım saçılım benzerini bu ülkeye yaşatmaması… Hele hele bunu bir de anayasa değişikliği kılıfı içine koyarak…

 

Anayasa Değişikliğinde Olmazsa Olmazlar

Türkiye 2017 Anayasa değişikliği ile anayasa hukuku literatüründe olmayan, gerçekten ne olduğu bilinmeyen, askeri darbe yönetimlerinin ülkeyi istedikleri şekilde yönetecekleri, keyfi yönetim için maymuncuk gibi anayasa tasavvurunun ürünü hükümet sistemine evrildi. Parlamenter hükümet sisteminden şikâyet konularının hepsi fazlası ile yaşandı. Ve ülkede yönetim krizinin aşılması için yeni yeni yamalar düşünüldü ise de çözüm ol(a)madı.

Şimdi yeniden anayasa değişikliği konuşulur oldu. Elbette yeni anayasa için farklı farklı öneriler olabilir. Bu demokrasinin bir gereği olduğu gibi zenginliktir de. Ancak yeni anayasada olmazsa olmazları, en önemli noktaları ifade etmek tarihi bir zarurettir. Bu temeller gelişmenin, ilerlemenin, büyümenin, zengin, adil, mutlu ve muktedir bir ülke olmanın, huzurlu ve mutlu insanlar diyarı olmanın gerekleridir. Bunun için öncelikle bu garabet hükümet sisteminden vazgeçilmelidir. Önceki dönemlerde uygulanmış hastalıklı yapısından arındırılmış, ıslah edilmiş parlamenter hükümet sistemine geçmesi gerekir. Buna göre ana başlıklar halinde sıralamak gerekirse;

Türkiye üniter devlet yapısı modelinden asla vazgeçemez. Vatan topraklarının ve milletin bölünmez bütünlüğü tartışma konusu yapılamaz. Bunun için bölgede taşeronluk heveslilerinin yeni Osmanlıcılık istismarı gibi yine Osmanlı’nın yıkılış zamanındaki bir takım bölge adlarına sığınmaları iki yüzlülüktür. Adına ister otonomi densin ister federatif yapı densin böyle hayallere kapı aralamak bir yıkımdır. Anayasa ve kanunların ekonomik, siyasal, sosyal statüsü ne olursa olsun; hiçbir etnik veya mezhepsel, bölgesel farklılıklar gözetilmeden adalet, eşitlik, insan hak ve özgürlükler temelinden sapmadan uygulanmasını temin edecek hükümler yer almak zorundadır.

Öte yandan Türkiye’nin bağımsızlığına gölge düşürecek her türlü düzenleme bir ihanettir. Hiç kimsenin örtülü olarak icazetli politikalarını, anayasanın muhtelif maddelerine serpiştirerek meşruiyet kazanmaya hakkı da yoktur, haddine de değildir. Türkiye tam bağımsız bir ülke olarak kalmak zorundadır.

Demokrasinin bütün kurum ve kuruluşları ile hâkim kılınması esas olmalıdır.  Bir siyasi parti veya lideri ben en çok oyu aldım diyerek; otoriterizme veya totaliterizme kaymasının önüne geçecek denge, denetim ve fren mekanizmalarının işlevsel nitelikte belirleyici olması kaçınılmazdır.

Özellikle kral yetkilerine sahip, ülkenin geleceğini belirleyici nitelikte kararlar veren YSK’nın kararlarının kesin olmaktan çıkarılması, denetiminin sağlanması adına kararlarının Anayasa Mahkemesi denetimine açık hale getirilmesi zarurettir.

Siyasi Partiler Kanunu ve tüm seçim mevzuatı eşit, adil, demokratik bir şekilde toplumun tüm kesimlerinin üzerinde ciddiyetle tartıştığı ortak aklın ürünü olmalı ve değiştirilmesi için de anayasal değişiklik için gerekli nitelikli çoğunluk aranır hale getirilmelidir.

Laiklik, din istismarının da din düşmanlığının da önüne geçecek şekilde tanzim edilmelidir. Kendini siyasal İslamcı olarak takdim edenlerin, İslam’a en büyük zararı verdiği tarihi bir hakikattir. İslam’ın hoyratça siyasi malzeme konusu yapıldığını ve rantı yüksek bir konu olduğunu gören sol görüşteki bazı liderlerin de bu istismara soyunduğunu görmek ve bunlardan bazılarının gelecekte ülke yönetimine hazırlandıkları gerçeği, bu ilkenin zaruret olduğunu hatırlatmaya yetmektedir.

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00