Mikdat TOPÇU
Uyanış Dergisine Yayın Hayatında Başarılar Diliyorum
Değerli dostlar,
Eski dostlar bizim gibi değil. Mücadeleyi hiçbir zaman elden bırakmadılar, bırakmıyorlar. Hepiniz bilirsiniz, mazisi çok eski olan bir hikâye: Önce Yeniden Milli Mücadele “mecmuası” çıkarıldı. Pınar Dergisi, birçok gazete ve dergi çıkararak bugüne kadar mücadelelerini sürdürdüler. Bayrak Dergisi yayınına büyük bir özveriyle halen devam ediyor. Bitmeyen bir azimle yayıncılıktaki iddialarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Şimdi de UYANIŞ-Hak ve Millet Davası’nın Yeni Sesi adı ile yeni bir dergi çıkarma gayretindeler.
Türk Milleti’ni uyandırma gayreti içinde olan değerli arkadaşlarımızın çıkaracakları dergiye “UYANIŞ” ismini vermeleri herhalde manasız bir tercih değildir.
Mehmet Akif Ersoy’un 1913 yılının o kötü günlerinde yazdığı: “Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı?” şiiri bir millet için uyanışın ne manaya geldiğini çok güzel anlatmıştır.
Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi biçarelerin, yoksa felâhı!
Nur istiyoruz… Sen bize yangın veriyorsun!
‘Yandık! ‘diyoruz… Boğmaya kan gönderiyorsun!
Eyvah! Beş on kâfirin imanına kandık;
Bir uykuya daldık ki, cehennemde uyandık!
Arkadaşlarımızın, milletimizi tarihi manada uyandırma gayretinde olduklarını onları yakından tanıyanlar çok iyi bilirler. Size İndra Gandhi’nin uyanışla ilgili sözünü hatırlatmak istiyorum. Diyor ki: “Bir millet uyuyorsa, uyandırmak kolaydır. Ama uyumuyor da, uyuyor gibi yapıyorsa, ne yapsanız uyandıramazsınız.”
Değerli dostlar, uyuyan milletleri uyandırmak gerçekten zordur ve büyük bir zaman alır, ömür alır, bazen birkaç ömür alır. Milletler zaman zaman yok oluşla karşı karşıya kalabilirler. Bizim milletimiz de kalmıştır. Bizim milletimiz gibi, tarihte örneklerini çok gördüğümüz birçok millet de yıkılışla karşı karşıya kalmıştır. Milletleri yıkılmaktan kurtaran her zaman öncü bir grup olmuştur. Bizim milletimizin içinden de böyle öncü gruplar çıkmıştır ve çıkmaya da devam edecektir.
Değerli dostlar, Grigory Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde romanını okudunuz mu bilmiyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı yıllarda Türkçeye çevirisi yapılan bir romandır. Mustafa Kemal Atatürk bu kitabı okur. Romanda bir grup Fin aydınının ülkesini uyandırması ve milletini cehaletten kurtarması hikâyesine hayran olur ve kitapta anlatılanların Türk okuru tarafından da okunmasını ve anlaşılmasını ister.
(İlginçtir, Atatürk bu kitabın eğitimde müfredata dâhil edilmesini ister. Kitap bu kadar önemlidir onun için. Bu nedenle Atatürk’ün yaşadığı dönemde ülkemizde çok fazla ilgi gören Beyaz Zambaklar Ülkesinde romanı, uzunca bir süre Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan eser haline gelir.)
Romanda, birkaç aydın ve din adamlarından oluşan ufak bir grubun köyleri ziyaret ederek özverili çalışmalar gerçekleştirmeleri ve köylerde yaşayan insanları motive ederek Finlandiya’nın kalkınmasına destek vermeleri anlatılır. Profesörlerden din adamlarına, öğretmenlerden doktorlara kadar her meslek grubundan insanın canla başla mücadele ettiğine şahit olunan bu yapıtta anlatılan büyük mücadele bütün insanlığa örnek olacak kadar anlamlıdır. (Roman özet olarak aşağıdaki olayları anlatmaktadır:
İsveç egemenliğinde yaşayan Finlandiya’da tüm yönetim İsveçlilere göre işler. Doktorlar, askerler ve öğretmenler de İsveçlidir ve Finlandiya halkını da küçük görürler. Bir gün, yaşanan siyasal gelişmeler neticesinde Ruslar, Finlandiya’ya saldırır. Ülkenin yarısını ele geçirirler. Rus Çarı, Finlandiyalı halka istedikleri hak ve özgürlükleri vereceğini söyler. Bundan itibaren bölgedeki halk, kendi kültürlerine göre yaşamlarını sürdürmeye başlar. Bu kültürü yayma görevi ise zeki bir aydın olan Snelman’a verilir)
Değerli dostlar, “UYANIŞ” ekibinin bu anlamda Türk Milleti’ni uyandırma azmiyle büyük bir mücadele içinde olduğunu biliyorum ve onlara inanıyorum.
“UYANIŞ” dergisine yayın hayatında başarılar diliyorum. Yayınlanmasında emeği geçen, başta genel yayın yönetmeni Selami Yıldırım Bey olmak üzere, tüm arkadaşlarımı candan kutluyorum. Allah gayretlerine zeval vermesin.
