Ev 5. Sayı EDİBALİ, idealist devlet adamıdır

EDİBALİ, idealist devlet adamıdır

Tarafından Dr. Abdullah DEMİRCİ

Aykut Edibali bir idealist, bir devlet adamı, bir ilim insanı, aksiyoner olarak dünyaya geldi. O, bir mücadeleci olarak doğmuş ve yaşamıştır

 Edibali, Türk siyaset geleneğinde nev-i şahsına münhasır kişilik örüntüleri ve davranış biçimlerini bir ekol olarak şekillendirmiş ve Türk siyasetine kazandırmıştır

Edibali, Türk siyaset geleneğinde nev-i şahsına münhasır idealist, ilim insanı, devlet adamıdır

 Söyleşi: Abdullah Demirci:

14 Ocak 2022’de vefat eden dava ve fikir adamı, Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali’nin oğlu Ali Edibali ile merhum babası hakkında konuştuk.

Demirci: Merhum babanızla ilgili çocukluktan itibaren ilk hatırladıklarınız nelerdir?

Edibali: Pek çok anımız var. Fakat ben birkaç tanesini paylaşmakla iktifa edeceğim. Bu anıları aktarırken öne çıkan özelliğini düşünerek bir konu başlığı da belirtmiş oldum.

Bir Liderin Öğrencisi Olmaya Adanmak

İstanbul’da Erzurum Sitesinde bir keresinde babamın son derece müteessir olduğu bir hadiseye şahit oldum ve bu anekdotu da aslında daha farklı bir versiyonuyla sosyal medyadaki hesabımda paylaşmıştım. Şu kadarı var ki Aykut Edibali hiç görmeden biat ettiği bir lideri canı gönülden sever, sayar ve takip ederdi ki o, bütün Müslümanların önderi olduğuna inandığımız Hz. Muhammed (S.A.V) idi. O, bir peygamberi lider olarak tayin etmiş mükemmel bir taklidi iman örneği bizlere sundu. Peygamberi sevmenin gerekçeli kararını yüzünde ve kalbinde gördüğümüz zaman biz de o yolda ilerleme arzusu ile dolup taşardık. Ve biz de gerçekten ümmet olarak o peygamberin yaptığı iyilikleri ve fikir dünyasını ve teorinin pratiğe dökme şeklini çok ama çok iyi etüt etmeye mecburuz ki kanaatimce mevcut İslam dünyasının kurtuluşu da bu sayede mümkün olacaktır.


Babam, siyah ciltli hadis kitabının sayfalarından bir anekdot okudu: “Peygamber yolda bir rençperi görünce onun ellerindeki nasırların nedenini sorar. Rençper de bunun çalışmaktan kaynaklanan nasırlaşmalar olduğunu izah eder. Çalışmak ile nasır tutmuş elleri peygamber saygıya değer bulur. Onları alır ve öper” Babam okuduktan sonra bu metni “Ne kadar merhametli bir insanmış” diyerek izah etti, sesi titredi ve daha fazla bir şey söyleyemeden gözleri yaşardı. O duygusallaştığında biz de onu hüzünlendiren şeyi yüreğimizde hissettik ve görmediğimiz bir insanın hayret verici merhametine şahadet ettik. Görmediği bir lideri içselleştirmiş ve ilkelerini yaşama arzusunda olduğunu o yıllarda yakınlarındaki insanlara hep hissettirmiştir.


Çözüm Üretmek İçin Mücadele Etme Özelliği

Duygusallık, Aykut Edibali’nin ayrılmaz bir parçası idi, ama akıl ve mantık onun asla elden bırakmadığı olgulardı. Son derece akılcı ve çözüm odaklıydı. Ayrıca bir meselenin çözümü için eldeki bütün olanakları seferber eder ve sorunu çözmeye gayret ederdi. Onun bu özelliğini anlatacağım hatıra, bana göre iyi özetleyenlerden biri.

Lise ve ortaokulda bazen matematik ve geometri sorularını çözmekte zorlanırdım. Bu soruları lisede öğrencileri zorlamak ve kendilerini geliştirmek için sorduklarını sanıyorum. Bir süre sonra kötü olan matematik dersim yeni öğretmenimin katkısı ile özellikle lise 1 sonrasında belirgin bir şekilde iyileşti. Bu dönemlerde TUBİTAK sorularına yakın bir şekilde kurgulanmış olan bazı sorular oluyordu. Yani zorluk düzeyi yüksek olan bu soruları aslında öğrenciler kendilerini geliştirmek için hazırlıyordu öğretmenler. Ben bazen bu sorularda zorlanıyordum ve babama bu zor sorular için danışıyordum. Soruların bazılarında geometri ya da matematik kuramlarının yeterince iyi kavranmış olması gerekiyordu. Mesela, bir geometri sorusunu çözebilmek için Öklid’in bazı teoremlerini bilmeniz gerekiyordu. O, çözüm için öncelikle ilgili kitaplarda araştırma yapar ve ilgili teoremi bulurdu. Zaten sabah ben masamda babamın soruyu nasıl çözdüğünü anlatan detaylı izahlarla karşılaşırdım. Zaman zaman da ilgili teorileri içeren birden fazla kitabın ilgili sayfaları kıvrılmış olarak soru kâğıdının yanına konurdu. Aslında babamdan başka da, bu tarz soruları bu şekilde çözen ve izah eden biri daha hayatımda olmadı.

Demirci: Evde nasıl bir baba idi? Çocuklarına karşı tavrı, ilgisi hakkında düşünceleriniz nedir?

Edibali: Babam tüm aile fertlerine karşı merhametli ve anlayışlı biriydi. Hediyeden kuzenlerimize de alırdı. Bize hediye almayı severdi.  İyi şeyleri yapma ve yaptırma konusunda teşvik ediciydi.  Sınırlayıcı ve kısıtlayıcı bir yetiştirme tarzına sahip değildi. Öğrenmeyi ve okumayı sever ve sevdirirdi.

Çocuklarına karşı her zaman merhametli, anlayışlı ve serbestlik tanıyan bir yapısı vardı. Öğrenmeye ve kendini geliştirmeye teşvik ederdi. Kütüphanesindeki binlerce kitabın içinde çizgi romanlar ve resimli atlaslar da olduğu için biz de küçük yaştan itibaren bu türden yazılı ürünleri birer başucu referansı ve bilgi deposu olarak gördük.

Demirci: Merhum Aykut Edibali çok sayıda eser vermiş, bir fikir ve yazı adamı idi. Yazılarını hangi ortamda, nasıl yazardı, kütüphaneden istifade eder miydi?

Edibali: Yazılarını bir dönem daktilosunda yazdı. Bazı dönemlerde el yazısı ile yazmıştır. Ben onun ilk kullandığı bilgisayarı kurduktan sonra da yazılarını mizanpaj ve grafik tasarımı için yine rahmetli mimar amcam Sait Edibali’ye yollardı. Bu işleyişi daha sonra biz de sürdürdük. Ben bu yazıları diskete kaydetmek konusunda babama yardımcı olurdum. Bu arada yazılarında çoğu zaman tashih gereksinimi olurdu. Zira o yazısını yazarken imla ya da cümle yapısından ziyade genel fikri bütünlüğe odaklanırdı. El yazılarını deşifre edenler zaman zaman bazı kelimeleri okuyamadıkları için bana sorardı. El yazısı görünüş olarak oldukça muntazam ve düzgündü. Yazılarını yüzde yüz okumayı başaran biri olsa dahi zorlanabilirdi. Zira, “Türkiye tarihinde büyük ve elzem bir değişimin temellerini atmak üzere yeni ve etkin siyasi kadroların varlığına olan ihtiyaç en çok mevcut dönemde hissedilmektedir.” cümlesinin bir an için onun cümlesi olduğunu düşünürsek, el yazısında “Türkiye tarihinde büyük ve elzem bir değişimin temellerini atmak üzere yeni ve etkin siyasi kadroların varlığın olan ihtiyaç en çok mevcut dönemde hissedilmektedir.” şeklinde yazılmış olabilir. Bazı harfleri yazmadığı ve zihninde tamamladığını anlatmak istediğim bir yazım tarzıydı.
Ben iyi bir kütüphanenin iyi bir üniversite demek olduğunu ondan çok kez duydum. Ben bu ifadenin biraz abartılı olabileceğini düşündüğümü itiraf etmeliyim, fakat ilerleyen dönemlerde babamın çok haklı olduğunu kabul ettim. Kendim de yazdığım yazılar için zengin kütüphane içeriğini kullanmıştım. Kütüphanesini, yazılarını yazarken de farklı konularda da aktif olarak kullanırdı.

Demirci: Babanız 1984’ten itibaren siyasi hayata atıldı. 1984’te Islahatçı Demokrasi Partisi’ni kurdu. Onun siyaset ve siyasi çalışmaları hakkında ne düşünürsünüz?

Edibali: 80 öncesinde Yeniden Millî Mücadele hareketinin logosunda yer alan kitap ve yumruk sembolleri üzerinde küçük bir çocukken uzun uzun düşündüğüm olurdu. Elbette 80 sonrasında daha iyi düşünebilen bir hale geldiğimde genel bir içgörü oluştu bende ve savunduğu değerleri giderek daha fazla içselleştirdim.

Bu fikir hareketinin Türk siyaset geleneğinde önemli bir amaç ifa ettiğini, bu amaç ve ülküde olan bütün fert, kurum ve siyasi partilerin de aynı hedef çerçevesinde ittifak etmesi gerektiğini düşünüyorum. Edibali, vakti zamanında bir kısmının önem düzeyi henüz idrak edilememiş çok büyük hedefleri gerçekleştirmiştir ve bu kazanımları belki de toplum bir elli yıl sonra idrak edebilecektir.

Edibali ve arkadaşlarının klasik İslâmi ve milliyetçi söylemlerin tamamen dışında ama yine bu ideolojilerle bağlantılı bir çizgisi var. Bu hareketin en önemli özelliklerinden biri legaliteye olan sadakatidir. Hiçbir eylem hukuki ve etik normların dışında teşekkül etmedi. Esası itibari ile bu hareketin temel motifleri ya da kılavuz çizgilerini peygamberin risaleti ve devlet başkanlığı dönemlerinden alındığını görmek mümkündür.

İlkesel manada da Edibali ve arkadaşlarının son peygamberden farklı bir şey söylemediği bir siyasal çizgisi var ve yeni şeyleri söylemiyorlar.  Bu kadim olanın modern zamanlarda ihya edilmesi mücadelesi hem millidir hem dinidir hem de insanidir.

Hareketin objektif tahlilleri, ilkesel bir tutarlılık için elzem olan aksiyomların ya da yapı taşlarının düzgün sıralanışına işaret eder.

Biz iyi yapılandırılmış ve düzgün ilerlemiş bir siyasi geleneğin devamı olarak yine kadim olan asli ilkeleri yinelerken, değişimi esas alıyoruz. Şimdi kitlesel olarak ilkesel bir dönüşüm hareketini devam ettirmek gerekiyor. Edibali ve arkadaşlarının başarmış oldukları, ileride başarılacak olanlar için cesaret ve ilham veriyor. Bu davayı biz “Türk Milleti’nin varlık ve bekası davası, Türk Milleti’ni ise Asr-ı Saadeti ihya edecek olan bir kurucu unsur olarak görüyoruz. Buradaki millet kavramına da Edibali’nin tarihi sözlerinden biriyle açıklık getirmek uygun olacaktır: “Türk milleti dediğimiz mefhum, bir etnisiteler yığını değildir ve böyle ifade edilemez.”

Demirci: Çok sevdiği ülkesi ve milleti hakkında neler düşünürdü, ne gibi gelecek tasavvurları vardı?

Edibali: O, bir Afyon türküsünde karşılık bulan, özünde mazlum ve asil bir Türk Milletini özlüyor ve aslına davet ediyor. Onun uyanışına vesile olan her çaba takdire şayandır. Kurtuluş Savaşı’nın şehit ve gazilerinin torunları ile şimdiki nesil arasında 100 yıl bile geçmemiş. O bu milletin yavuklusuna ve Rabbine olan sevgisini bir Türkü ile ifade edişini önemsiyordu. Zira özünde saf ve temiz bir altınsa, o kirli bedenin sadece yıkanması icap eder. Biz bu neslin, Fatih’in torunu olduğunu unutmadık. Bu gerçeklik bilindiği içindir ki “Muhteşem Türkiye” sadece milletin uyanışı ile kaim bir diriliş harekettir. Ve Edibali bu davaya ve milletine inandı. Biz de aynı inancı paylaşıyoruz.

Demirci: Onun siyasi hayata atılması, siyasetle uğraşması aile ortamını nasıl etkiledi?

Edibali: Aykut Edibali bir idealist, bir devlet adamı, bir ilim insanı, aksiyoner olarak dünyaya geldi. O, bir mücadeleci olarak doğmuş ve yaşamıştır. O buna mecburdu ve bu onun kaderi olmuştur. Allah onun gibi insanları sıklıkla toplumların içine serpsin ki kurak sinelerin rahmet bulması için bunlara ihtiyaç var. Bizim için Aykut Edibali bir lider olduğu kadar emsalsiz bir aile reisidir de.

Kendi adıma konuşmam gerekirse, babam, yüzüne hasret kalınarak vefat eden bir güzel insandı. Onun davasına olan bağlılığının yan etkisi bizde baba hasretidir. Biz ondan davasını kıskanmadık ama yüzüne olan hasretimiz hiç bitmedi. Son gördüğümde; yüzündeki mütebessim halde hoşnut olunmuş bir evlada olan özlemdi. Biz onu görevini tastamam yapmış bir aksiyoner mücahit olarak uğurladık bu dünyadan ve böyle bir çilekeş dava insanının hayır duasını almış olmaktan mutluyduk.

Demirci: Son olarak merhum babanızın Türk siyasi hayatında nasıl bir iz bıraktığını düşünüyorsunuz?

Edibali: Edibali, Türk siyaset geleneğinde nev-i şahsına münhasır kişilik örüntüleri ve davranış biçimlerini bir ekol olarak şekillendirmiş ve Türk siyasetine kazandırmıştır. Bu süreklilik arz eden davranış ve uygulamaları aslında tutarlılık, ilkesel değerlerde istikrar, ilkesel planda taviz vermeden istikamet üzerinde kalma, sabır, merhamet, akıl ve ilim eksenli hayat tarzı ile ilintili olup, genel olarak bir siyasete bakış paradigmasını ortaya koyar.

 

Legalite, siyasi varoluşun en önemli ilkesidir ve illegal yöntemlerin hiçbiri kabul edilemez. Aleni ve meşru olmak zorunda olan bir hedefe ulaşma algoritması ya da siyasi manifesto esastır.
Aykut Edibali’nin ortaya koyduğu siyasal çalışmaların ve dünya görüşünün yakın tanıkları olarak insanlık açısından yararlı olduğunu düşünenlerdeniz. Bu hareketin iktidar olması Türkiye ve dünyanın refahı açısından elzemdir.        

 

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00