Ev 13.Sayı Göç, Türkiye’yi Türksüzleştirme Projesidir

Göç, Türkiye’yi Türksüzleştirme Projesidir

Tarafından İbrahim Halil SİPAHİ

           

Göç’ten amaç Suriye’deki iç savaştan kaçan insanları korumak barındırmak olsa idi, mülteci kamplarında barındırılan Suriyeliler ülkenin güney bölgesi, İç Anadolu başta olmak üzere Türkiye’nin dört köşesine bilinçli ve sistemli bir şekilde yayılmazdı. Bu planlı göçün altında Anadolu’yu Türksüzleştirme projesi yatmaktadır.

Toplanma merkezine döndük

“Suriyeli göçü; asla bir mülteci, din kardeşliği ve ensar-muhacir meselesi değildir. Zira, bu planlı göçün altında, hain Anadolu’yu Türksüzleştirme projesi yatmaktadır. Bu stratejik hedefin gerçekleşmesi için; BOP projesi kapsamında, bize Neo-Osmanlıcılık, Ilımlı Siyasal İslamcılık enjekte edilerek yedi bin yıllık Türk Yurdu; Arapların, Afganlıların Somalilerin, Pakistanlıların vb. toplanma merkezine dönüştürülmüştür.” Suriye’de iç savaşın patlak vermesi ile 2011 yılının ortalarından itibaren Suriye’den mülteci adı altında Türkiye’ye başlayan göç dalgasının giderek artması ve sonraki yıllarda bunlara, Afganistan, Pakistan ve Afrika ülkelerinden gelenler eklenince, Türkiye’nin ekonomik buhranı baş göstermiştir.  Ülkenin içine düştüğü bu durum; başta tıp olmak üzere, bazı önemli meslek dallarında çalışanların taleplerinin karşılık görmemesi, artan işsizlik nedeniyle gençlerin gelecek kaygısını körükleyerek büyük bir kaos içerisine sürüklendiğine müşahede etmekteyiz. Aynı endişenin ebeveynler tarafından da yaşanması nedeniyle onlarda bu endişe ile çocuk yapmaktan imtina etmekte yeni ve genç nüfusun artmamasına vesile olmaktadır. 1970’li yıllarda ASALA akabinde adına sağ ve sol çatışmaları denilen komünist ihtilal hareketi ve ardından kırk yılı aşkın bir süredir PKK belasını başımıza musallat eden ve ülkenin elli yıl geri gitmesine neden olan, maddi ve manevi zararları içeren, binlerce şehidimiz ve iki yüz milyar dolar hasar yetmez gibi üstüne bir de güney sınırımızda, Suriye’den on üç yıldır mülteci adı altında gizli işgal ile aşırı göç dalgası işin tuzu biberi olmuştur. Resmi kaynaklara göre bugüne kadar devlete maliyeti yüz milyar doları geçen Suriyeliler sorunu, Türkiye’nin başını oldukça ağrıtmaya devam edecektir.

Göç ve ekonomik çöküş

Anadolu’da tarih boyunca beş büyük medeniyet, bu iki önemli unsur yüzünden çökmüştür, (fazla alınan göç ve ekonomik çöküntü.) Günümüzde maalesef tam olarak Türkiye üzerinde oynanan oyun budur.Anadolu coğrafyasında geçmişte bunun örneklerine çok rastlanılmıştır, çok eski ve gelişmiş bir uygarlık olan Sümerler’de, Arabistan’dan Akadlar olarak bilinen bir kavimden ucuz iş gücü diye getirilen insanlar zamanla çoğalarak orada hakimiyete ele geçirerek Sümerlerin sonunu getirmiştir. Akatların yavaş yavaş Sümer topraklarına yerleşerek yüz elli yıl sonra Sümerlerin bu öngörüsüz ve aşırı göç dalgasını kabul etmelerinin cezasını torunları çekmiş ve dünya tarihine damga vurmuş bir uygarlık, bir kavme böylece yenik düşmüştür. Yine bu kadim topraklarda Urartular, Frig uygarlığı, Lidyalılar, İyonlar ve Hititler benzer şekilde yok olarak tarih sayfalarında yerini almıştır. Görüldüğü üzere tarihte bunun örnekleri çok ve maalesef Türkiye’de aynı kaderi yaşamak üzere yaklaşık on üç yıldır sınır kapıları var, ancak komşu duvarından atlar gibi göç dalgası ülkemize akın akın devam etmekte. Bu da yetmez gibi şimdi yeni bir kararla on beş yaş üstü elli yaş altı Iraklıların ülkemize vizesiz girmesi gündemde. Özellikle güney şehirlerinde yoğunlaşan ve mahalleleri adeta zapt eden Suriyelilerden işyeri açan birçok mülteci “biz iş yerimizde Türk çalıştırmak istemiyoruz” diye dükkânların önüne afiş bile asıyorlar. İşyerlerinde tüm tabela ve levhalar Arapça. Oluşturdukları çarşı alanına ve yaşadıkları mahallelere girdiğinizde adeta Suriye’de bir şehre, kasabaya gitmiş hissine kapılıyorsunuz.

Ensar-muhacir meselesi değil

Suriyeli göçü; asla bir mülteci, din kardeşliği ve ensar- muhacir meselesi değildir. 2010 yılında Suriye sınırımızdaki mayınların kaldırılarak temizlenmesinin ardından Suriye’de başlayan iç ayaklanma, bu ayaklanmada Türkiye’nin hem de baş kaldırıcılar tarafında yer alması neticesinde planlı bir şekilde göç başlatılarak boşalan yerleşimler PKK/YPG tarafından işgal edilmesi sağlanmıştır.  Göç’ten amaç Suriye’deki iç savaştan kaçan insanları korumak barındırmak olsa idi, Mülteci kamplarında barındırılan Suriyeliler ülkenin güney bölgesi, iç Anadolu başta olmak üzere Türkiye’nin dört köşesine bilinçli ve sistemli bir şekilde yaymazlardı. Bu planlı göçün altında Anadolu’yu Türksüzleştirme projesi yatmaktadır. “Türkiye Yüzyılı” iç politikada millete coşku vermektir. Asıl hedef Türkiye’yi Türksüzleştirmektir. ABD ve İsrail’in BOP projesi olarak Suriye’den on milyon civarında avam takımından insanlar ülkemize gönderildi. Buradaki ana hedef, ülkemizdeki demografik yapıyı bozmak 10-15 sene içinde PKK terörü ile Türkiye’de kırk yıldır yaratmaya çalıştıkları güvenlik sorunundan daha tehlikeli güvenlik sorunları yaratmaktır. Ve BOP kapsamında Türkiye’den koparılmış bir uydu devlet çıkarmaktır. Bu stratejik hedefin gerçekleşmesi için; BOP projesi kapsamında, bize Neo-Osmanlıcılık, Ilımlı Siyasal İslamcılık enjekte edilerek yedi bin yıllık Türk Yurdu; Arapların, Afganlıların Somalilerin, Pakistanlıların vb. toplanma merkezine dönüştürülmüştür. Bunların içinde istihbarat birimlerince sağlanan verilere göre İŞİD, PKK, PYD, Taliban, HİZBULLAH ve benzeri terör örgütü üyeleri de patlamaya hazır bir bomba gibi aramıza yerleştirilmiştir. Kontrolsüz göçmen milli güvenlik sorunu hâline gelmiştir. Yapılan bilimsel verilere göre 2040 yılında bugünkü Arapların nüfus artışıyla Arap nüfusunun 35 milyon olacağı vurgulanmaktadır. Küresel emperyalistler tek kurşun atmadan demografik yapımızı bozarak, Anadolu’yu, Türkiye’yi Türksüzleştirmek istedikleri kuşkusuz bir gerçektir.

Küresel emperyalizmin hedefi

Batılı emperyalistler geçmişte Anadolu topraklarına 11 kez düzenledikleri haçlı seferleriyle yapamadıkları işgal ve ele geçirme hareketini, içerdeki ajanları ve misyonerleri eliyle böylece kolayca yapmış olacaklar! Tabi ki, yine Türk’ün azim ve iradesini göz ardı etmekteler. Geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sarsmak ve yıkım hazırlığı içinde olan küresel emperyalizmin patronları, yerli işbirlikçileriyle “siz ılımlı siyasal İslam’a ve Neo-Osmanlıcılığa dönmelisiniz diyorlar.” Türklük ve Atatürk onların yüzyıldan beri en büyük engelidir. ABD patentli küresel sermayenin en büyük temsilcisi David Rockefeller bu konuda şöyle demektedir. “Atatürk, Ortadoğu’daki bizim plânlarımızı yüz yıl geriye bıraktırdı. Ve bize milyarlara mal oldu. O’nu bertaraf etmeden hedeflerimize ulaşamayız.”  Evet, küresel emperyalistler sağlam teşhis koydular. Atatürk’ü ve Türklüğü bu coğrafyadan silmek, hedefe ulaşmanın en kestirme en kısa yoludur. Haçlıların yapamadığını kolayca gerçekleştirmenin tek yolu, BOP projesini uygulamaya koymak ve Anadolu’yu Türksüzleştirmek! Türkiye üzerinde oynanan oyunları yıllar önceden tespit eden, Aykut Edibali önderliğindeki Mücadele Birliği tarafından “MİLLETİM UYAN!” denilerek milleti uyandırmak için bu konuda bilgilendirici, uyarıcı ve yönlendirici konferanslar, mitingler ve binlerce makale yazılmış, yazılmaktadır.  Türk Milleti artık uyanmalı, sen ben davasını, partizanlığı bırakmalıdır. Ne Mutlu Türküm Diyene.

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00