Ev 8. Sayı İktidarın İkiyüzlü İsrail Politikası Ne Zaman Bitecek?

İktidarın İkiyüzlü İsrail Politikası Ne Zaman Bitecek?

Tarafından Mehmet GÖKTEKİN

Kamuoyu baskısı iktidarın daha önce inkar ettiği veya cevaplamaktan kaçındığı İsrail’e ihracat meselesini kabul eden ve kalem kalem yapılan ihracat ürünlerine kısıtlama getirildiğini ilan etmesi Gazze meselesinin üzerine “kör gözüne parmak” hikayesinden başka ne olabilir?

                                                                                              

İslam ülkeleri sadece seyrediyor

Dursun Fakıh şöyle diyor: “Ey oğul! Öyle insanlar göreceksin ki koyunu yemek için tilkiyle plan yapacaklar. Kurtla birlikte öldürecekler. Çobanla birlikte yiyecekler. Sahibiyle birlikte yas tutacaklar. Hiç bir şey olmamış gibi davranacaklar.”

Bugün yaşadıklarımız tamda böyle bir özdeyişle izah edilebilir. İşin tarihçesine giderek kafaları karıştırmak istemem. Ancak Beynelmilel Yahudiliğin “vaat edilmiş topraklar” üzerindeki idealizminin 1948 yılında İsrail Devleti’nin kuruluşu ile yeni bir zemin kazandığını biliyor ve görüyoruz. İsrail’in devletleştiği yıllardan başlayarak başka Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Osmanlı’nın yıkılışından sonra süper güç olma yolundaki İngiltere öncülüğündeki Avrupa ve Rusya’nın da aralarında bulunduğu güçlerin verdiği destekle Yahudiliğin yayılmacı politikaları devam ediyor. Pek çok defa İsrail-Arap ülkeleri çatışması yaşanmış 1967 yılında İsrail- Mısır ve Suriye’ye saldırarak Sina Yarımadası ve Suriye’nin Golan tepelerini işgal etmişti. Çeşitli defalar sürekli saldırılar ile topraklarını genişleten ve özellikle Filistin toprakları üzerinde katliamlar yapan İsrail ile Gazze’de yönetime sahip Hamas arasında 7 Ekim 2023 tarihinden başlayarak devam eden çatışmalarda İsrail tam anlamıyla bir soykırım politikası izlemeyi sürdürüyor. Hamas silahlı güçlerinin İsrail’de düzenlenen bir festivale paramotorlar ile yaptığı saldırının ardından başlayan çatışmalarda bugüne kadar yaklaşık 34 Bin Gazzeli çocuk kadın ve sivilin hayatını kaybetti.  İsrail’in saldırılarına ABD ve batılı ülkeler destek açıklaması yaparken Türkiye başta olmak üzere bazı ülkeler tepki gösterdi.  Üye devletler arasında işbirliğini ve dayanışmayı güçlendirmek ve İslam Dünyasının hak ve çıkarlarını korumak amacıyla kurulan ve bugüne kadar hiçbir işe yaramayan İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı’nı  Gazze’deki olaylar üzerine Türkiye toplantıya çağırdı. Ne yazık ki bu toplantıdan sağlıklı bir sonuç bildirgesi bile çıkmazken bazı Arap ülkelerinin İsrail’in yanında saf tuttuğuna da tanıklık ettik.

Dostlar alışverişte görsün

Dünyanın gözü önünde kadın ve çocukların çoğunlukta olduğu 34 bine yakın sivilin katledilmesine sözlü tepkilerin dışında tavır konulamamış olması yürek yakan acı gerçeği suratımıza çarpıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım saldırılarına sivil toplumun tepkileri olsa da devletler düzeyinde İsrail’e net tavır koyabilen ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmedi. Güney Afrika Cumhuriyetinin Uluslararası Lahey Adalet Divanı’na açtığı soykırım davasının dışında Birleşmiş Milletler dahil dünya Gazze’deki soykırımı seyretti ve seyretmeye devam ediyor. Bu arada Türkiye’de iktidarın çağrısı İstanbul’da İsrail’i telin mitingi düzenlendi. Bu Galata Köprüsü üzerinde gerçekleşen mitingde hamaset nutukları atılırken bir başka acı gerçekle yüzleştik. Türkiye’nin -İsrail’in Gazze’deki saldırıları devam ederken- ticaretine devam ettiği; demir çelikten jet yakıtına kadar, tel örgüden yan sanayi ürünlerine kadar pek çok alanda İsrail’e ihracat yaptığı ortaya çıktı. Yerel seçimlerde “Kurum kazanırsa Gazze kazanacak” diye propaganda yapan, daha önce de “Sisi ye mi oy vereceksiniz, yoksa Binali Yıldırıma mı oy vereceksiniz?” diye seçmene seslenen iktidarın el altından yapılan ticarete göz yumması tam anlamıyla ikiyüzlü bir politika yürüttüğü ortaya çıktı.

Mızrak Çuvala Sığmadı

Muhalefetin ısrarlı soruları, sosyal medyadaki çağrılar ve tepkiler sonrasında ilk önce “Bizim ülke olarak bir ticaretimiz yok, ihracatı özel sektör yapıyor” türünden komik ötesi trajikomik açıklamalar kamuoyunu tatmin etmedi.  Ardından Taksim’deki protesto eylemlerinde “başı örtülü, başı açık” protestocu kızların da aralarında olduğu eylemcilere karşı güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddet ve ters kelepçeyle gözaltına alma görüntüleri bardağı taşıran son damla oldu. Eyleme katılanlardan 5’nin “devlet büyüklerine hakaret” suçlamasıyla yargı önüne çıkarılmaları da bir başka garabet değil de nedir acaba? Gözaltına alınan genç kızlardan ikisinin daha önce Mavi Marmara gemisinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızdan birisinin kızları olduğu da ortaya çıktı ya, varın gerisini siz yorumlayın… Her girdiği seçimde “başörtüsüne sarılan”  ve “dini ve milli hassasiyetlerin” üzerinden güç devşiren bir iktidarın yönettiği ülkede yine iktidarın sözüm ona savunduğu Filistin ve Gazze gerçeği üzerinden başörtülü gençlerin gerçekleştirdiği eylemde gözaltına alınması da neyin nesidir acaba?

Bir taraftan timsah gözyaşları, diğer taraftan el altından ticaret ve tatlı karlar… Ne yazık ki mevcut AK Parti iktidarı bugüne kadar “her türlü yaptırımı hayata geçirse ve örnek olsa” diyeceğiz de işte orada yanıldığımızı bir kez daha göreceğiz. “Ümmeti Kurtarma” iddiası ortaya çıkan gerçekler ile çökerken son derece oportünist yaklaşımlar sergileyen iktidarın ne yazık ki olmayan dış politikasının çöküşüne de tanıklık etmiş oluyoruz.

Önce inkar sonra itiraf

Sonunda kamuoyu baskısı iktidarın daha önce inkar ettiği veya cevaplamaktan kaçındığı İsrail’e ihracat meselesini kabul eden ve kalem kalem yapılan ihracat ürünlerine kısıtlama getirildiğini ilan etmesi Gazze meselesinin üzerine “kör gözüne parmak” hikayesinden başka ne olabilir?

Bir başka gerçek o ki bir taraftan Gazze’de insanlık adına utanç verici katliamlar yaşanırken Türkiye’nin bir taraftan Gazze’ye destek mesajları diğer yandan ticaretine devam ettiğinin ortaya çıkması iktidarın uzun süren sessizliğinin ardından uygulamaya konulduğu söylenen kısıtlama ve kısıtlamaya gidilen malların listesinin yayınlanması gerçek anlamda iktidarın dış politikasının yerli ve millilik iddiasının da iflasının ilanından başka bir şey değildir.

“Yıl genelinde bakıldığında ise 2023’te Türkiye İsrail’e 5,43 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleşti. Bu sayı 2022’de 7,03 milyar dolar; 2021’de ise 6,36 milyar dolar gerçekleşmişti. 2023 yılındaki ihracat toplamı en yüksek üçüncü veri olarak kayıtlara geçti.”(1)

Bir taraftan İsrail ile iş tutacaksın, diğer taraftan Gazze’de yaşanan Müslüman soykırımı için gözyaşı dökeceksin. Bu yaşananlar bize başka politik bir iki yüzlüğü hatırlattı. 1990’lı yılların başlarında Çiller kuracağı hükümete güvenoyu alabilmek için Millet Partisi’nin iki oyuna karşılık Kıbrıs konusunda deklarasyon yayınlamayı kabul etmişti. Yine aynı Çiller ve zamanın Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca el altından AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine, “Az sonra Kıbrıs konusunda yayınlayacağımız bildirge bizim iç politik meselemizdir, siz tedirgin olmayın” bilgilendirmesinde bulunmuştu. Yani ikiyüzlü politikalar sadece bugüne ait bir şey değil.

Samimiyet testini kaybettiler

“Müslüman ülkelerin liderleri İsrail ve Filistin konusunda gerçekten samimi mi? Hiç sanmıyorum. Gerçekten samimi ve ciddi olsalar, İsrail bu kadar şirretleşemez, soykırıma varan katliamları yapmaya cesaret edemezdi.”(2)

50 yıldan fazla zamandır Türkiye’deki iktidarların ülke çıkarlarından çok Ortadoğu’da uyguladıkları politikalar ile İsrail’in önünün açılmasına fırsat tanıyan strateji hataları ile dolu olduğunu haykıran Millet Partisi ve onun gerçekten yerli ve milli kadrolarının sesine kulak verilseydi, bugün bölgemiz gerçek anlamda barış ve huzur adası haline dönüşebilirdi “Muhafazakar demokrat sosu” ile süslenmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedeflerine giden yolda “timsah göz yaşları” dökmenin artık bir inandırıcılığı kalmamıştır. Ne yazık ki gerçeklerin bir gün yüzüne çıkma gibi bir huyunun olduğunu unutanların yüzüne son gelişmeler sağlam bir “Osmanlı tokadı” olarak inse de yine kanayan bizim yüreğimiz oluyor.

  • Ajanslar-TİM verileri
  • Mustafa İnce

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00