Ev 11. Sayı İnsan Olma ve Sorumluluk

İnsan Olma ve Sorumluluk

Tarafından Yahya DEMELİ

                                                                                                             

“Bir medeniyet inşası için kültür taşıyıcısı, rehberlik görev ve misyonuyla aklı, düşünmeyi ve ilmi gerçeklerle Türkiye’yi, yeniden kültürüne ve değerlerine göre inşa etmek, Muhteşem Türkiye yapmak arzusunda olmalıyız.” (A. Edibali)

 

İnsan nedir, meçhul müdür? Nasıl bir sorumluluk ve görevleri vardır? Kendini bilmeyen, özelliklerini tanımayan, yaradılış gaye ve mesajlarını kavramayan sorumluluk taşıyabilir mi? İnsan için gayesiz, bencil hayat, hayat mıdır? Hayatı mutlu yaşamak istiyorsak önce İnsan olmaya ve sorumluluk taşımaya mecburuz. 

İnsanoğlu hayatın gayesinden uzak anlam ve tadına varmadan nasıl da yaşıyor? Hayatta ne istediğini ne için ve neden yaşayıp yola çıktığını bilen insanlar sonunda mutlu olur!

Hayatım amacını bilmeden yaşamakla neler kaybediyoruz. Şu toplumda neler olmuş bize ki, başta kendimizi, birbirilerimizi, hayatı anlamada zorlanıyoruz. Ancak hayatı anlamlandıran anlamlı bir hayat yaşamak… Hayat dediğin; acısıyla, tatlısıyla yaşanan hatıralar, tecrübeler, sorumluluk ve sınanma…                      

Bugün yaşadıklarımızla sınanıyoruz. Kalabalıkların arasından iyi insanları, eğri ile doğruyu, hak ile batılı ayıklamamız gerekir. Yaşadıklarımız, insan olmanın özelliklerine göre bizi geçmişimizle, değerlerimizle kucaklaştırıyorsa doğru yoldayız demektir.

Akıl ve sorumluluk

İnsan, eşrefi mahluk ‘Canlıların şereflisi’ olarak yaratılmıştır. Canlılar içerisinde akıl ve sorumluluk insana verilmiştir. Sorumluluk, insan hayatının temel bir unsuru olarak kabul edilir.                                                                                                                              

Akıl ve iradeye sahip olan insan, dünyada sorumluluk duygusu taşıyan tek varlık olarakbireysel, ahlaki, sosyal, hukuki, siyasi, dini gibi sorumlulukları vardır…Bu bakımdan doğruyu aramak, seçmekle mükelleftir ve bu hususlarda sorumlu tutulur.

Sorumluluk, kişisel ve toplumsal düzeyde büyük bir öneme sahiptir. Bu kavram, bireylerin kendi yaşamlarını düzenlemelerine ve başkalarına yardım etmelerine yardımcı olduğu gibi ya hayatı düzenlemede de yararlı olabilir.                                                                                                                                                       

Kişisel sorumluluk, bireylerin kendi eylem ve kararlarının sonuçlarına karşı taşıdıkları sorumluluğu ifade eder. Kendi yaşantımızın yöneticisi olarak, seçimlerimizi yaparken dikkatli olmalıyız ki hata ve yanlışlara ortak olmayalım…

Hayata bakışı berrak, ilişkileri insani ve yumuşak, bir o kadar da tesirli, fikir zenginliği içerisinde olan, inanmışlığın dik duruşuyla Allah’a eğilmekten başkasına eğilmemeyi düstur yapmış koca yürekli insanların yaşantıları dünyayı ısıtır ve aydınlatır…                                           

Sahte dünyalarda, sahte yaşantılar arasından kendilerini sıyırmış, inandıkları yolda iradeler önündeki meşakkatle, çileyle, fedakarlıkla yollarına devam eden bu yolculara, dava erleri olan insanlara helal olsun demek yetmez, önemli olan onların hayat ilkelerini kavramamız…

Şu çok yüzlü dünyada makam, mevki, şöhret, servet demeden canın emanetini bilerek hakkın, hukukun, ilmin, erdemin milletimize kılavuzluk eden değerlerin yaşatılması için dünyevi çıkarlardan uzak, mesuliyetin hakkını vermeye çalışan insanları tebrik etmek, değer vermek, onlara yardımcı olmak görevimiz olmalıdır!.. 

“İnsanlık, sorumluluk duygusuyla başlar der, Ahmet Hamdi Tanpınar. Sorumluluk aynı zamanda imani, vicdani ve kültüreldir. İnsanoğlunun yaradılış gayesi içerisinde bir sorumluluğu var. Akıl baliğ yaşından son nefesine kadar… Her sorumluluğun da bir bedeli vardır. Tüm yapılacak olanlar Rızayı bari içindir. Yaşantımız, insani, sosyal ilişkiler ve doğayla bile tüm işlerimiz, Allah’ın rızasını kazanmaktan başka bir şey olamaz. Siyasi partilerimiz, teşkilat, cemaat ve şahıslarımız Allah’ın davasına, vatana, millete, insanlığa hizmet için olmalıdır.

İnsan düşünen, araştıran, sorgulayan bir varlık olduğuna göre, önemli olan iyi insan idealini ve modelini nasıl oluşturmalıyız? Kendisinin de bu yolda nasıl bir çaba içerisinde olmasını istemesi sorumluluk gereğidir…                                                                                           

 İnsan, insan olmanın erdemine ve olgunluğuna vardığında, sorumluluğu idrak edip, İslam’ın ilim, hikmet ve güzellikler bahçesine girdiğinde birçok kazanımlar elde edecektir.   

Peki, iyi insan nedir? İlmi, inancı rehber edinerek, sabır ve şükür çizgisi içerisinde sosyal ve tabi çevresiyle, kendi kendisiyle, ailesi-ana-babasıyla, inancıyla barışık yaşayan bir insan denebilir. O halde bu vasıflara sahip olma cehdinde olmalı insan.

Hayatta asıl amaç, başta insan olmak, yaşama ve yaşatma ideali içerisinde hayatı sürdürmek…Sorunlu değil, sorumlu bir birey olarak hareket etmek… En büyük özgürlük hakkıyla Allah’a kul olmak. Özgürlüğün ruh huzuruyla gönlünü ve gönülleri zenginleştirmek…

Ahlâk âlimlerine göre dünyada sorumluluk duygusu taşıyan tek varlık insandır. Ferdi, ailevi, toplumsal sorumluluklarımız var. Kendimize karşı, aile bireylerine, devletimize, milletimize karşı. Bazıları bu kadar sorumluğun üstesinden gelinir mi diye sorarlar. Yaşadığımız bu çok meşgul yıllar içinde sıkça sorulan bir soru: “Bu kadar şeyi nasıl yapabileceksiniz?” Cevabı çok basit: “Her şeyi yapılması gereken zamanda yaptım.” (Sir Richard Tangye)

İnsan için en büyük kayıp idealsizlik ve varlığının gayesini unutmaktır!

Hayatın mihenk taşları, olmazsa olmazları; kültürünüzü iyi öğrenmek, değerlerinizi bilip bunlara göre hayatımızı düzenlemektir. “Ey iman edenler Allah’a karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olunuz ve ancak Müslümanlar olarak can veriniz” (Al-i İmran 102)İnsan, “Niçin yaratıldım, niçin yaşıyorum, nereye gideceğimin” cevabını hakkıyla verdiğinde kurtuluşa ermiştir…

Büyük medeniyetler kurmuş bir milletin evladının, nesillerinin davası ve sorumluluğu elbette olmalıdır. Biz inancımızın, milli hedeflerin, tarih ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği şerefli vazife için mücadele etmeliyiz.Müslümanın davası, inanmış kişinin hedefi; dünyayı ıslah ve tanzimdir. Bizim görevimiz Fatihin dediği gibi “Fisebilillah cihadı olup dur niyetim, dini Mübin’in gayretidir gayretim” olmalıdır.

“Bir medeniyet inşası için kültür taşıyıcısı, rehberlik görev ve misyonuyla aklı, düşünmeyi ve ilmi gerçeklerle Türkiye’yi, yeniden kültürüne ve değerlerine göre inşa etmek, Muhteşem Türkiye yapmak arzusunda olmalıyız.” (A.Edibali)                                                    

İşte bu farkındalıktır, bu sorumluluk ve bir idealdir. İslam’ın gayesine ve milli ideallere inanan, bilimsel düşünceyi önemseyen imanlı, cesur, fedakâr ve milletin müdafaasında kararlı fertler yetiştirmek vazifemiz olmalıdır.

Dava adamı olmak; kendini sorumlu hissetmekle başlar.

 

İnsanların içerisinde uyarıya muhtaç olmayan var mıdır? Yoktur. Kendimizi, toplumu ıslah ve uyarmakla görevliyiz. İşte bu sorumluluktur!                

Kuralsızlığın kural olduğu, şiddetin, sapkınlığın, sorumsuzluğun ve tutarsızlığın kol gezdiği bir dünyada yaşıyoruz… Müslüman ve insan sıfatıyla yapmamız gerekip de yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.

İnsanlar hedeflerini şaşırmış, umutlarını yitirmişler. Bu karamsarlığın elbette sebepleri vardır. Aileler, bireyler, kurumlar ve devlet ideal insan tipi yetiştirmede sorumluluk almamış. Hayata kararlı tutarlı şekilde, belli bir amaca göre yön verilmesi gerekir. Burada fertlere ve devlete sorumluluklar düşer.

İnsan yaşamında idealler, yapılması gerekenleri tetikler, başarmak için istenilen hedefe vardırır. Bir şeyi amaç edinmek ve bunun peşinde koşmak, idealist olmak, her insanın hayatında olması gerekenler arasındadır. Herkesin hayatında bir ideal vardır. Kimi iş hayatında, kimi önemli projelerde, kimi eğitim hayatında, kimi spor yaşamında bunları çoğaltabiliriz…

Hayatta bir şeyleri amaç edinmek; bizleri daha çok çalışan, üreten, düşündüren, yapıcı olan bireyler haline getirir. Yapılacak işlerde daha kararlı, istekli olmamızı sağlar. Bu sayede sonuca giden ve başarılı olmak için çabalayanlardan oluruz. Günümüz insanlarının önemli eksikliklerinden biri de sorumluluğun ne olduğunu bilmemesi, gaye ve hedefinin olmaması, iç dinamizm ve motivasyonu harekete geçirememesidir…

Bizim görevimiz, umuda can vermek, umutsuzluğa hayat bahşetmek için kalplerindeki aşkla, imanla mücadele etmektir. Derdimiz gönülleri, toplumları, çağı Islah değil mi? Geleceğe, yeni çağlara hazırlık yapmak değil mi? Bizi geleceğe taşıyacak, umutlandıracak, kanatlandıracak, idealler sunacak dava ve gönül insanlarına her an muhtacız!

İdealist dava insanı olmak, arınmak, insanca, hakça, kardeşçe dünya kuracak bir insan olmak… Her insan dava adamı olabilmeli, idealist insan olabilmeli. İdealist insan olmak zor değildir. İnancı, milleti, devleti için ne yapacağını ve ne yapması gerekeni bilen insandır idealist insan. Ruh ve bedenini hayır yarışına adayan insandır…

İnsanın bir istikameti bir davası olmalı. Dünyayı ahretin tarlası olarak gören, Allahtan başkasının önünde eğilmeyen, her şeyi Allah rızası için yapanlar istikameti sağlam, davası rızaya dayananlardır. Kim bu dünyada kör ise, işte o ahirette de kördür ve daha da şaşkın bir yoldadır. (isra / 72)

Sorumluluk taşıyıp, hayatın iniş çıkışlarında, yolların engebe ve yokuşlarında, olaylara ve insanlara bakışımızda, İslamı kaynağından öğrenme çabalarımız direncimizi, umudumuzu ve mutluluğumuzu artıracaktır… Yeniden İslamı öğrenmeye, cemiyette İslam rönansansını yaşamaya, yeni bir hayata talip olmaya başlamak, yeniden doğuşun müjdecisi olacaktır… 

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00