Ev 3. Sayı Kızılca Gün,23 Nisan,Meclisteki Ayet ve Cumhuriyetin Temeli

Kızılca Gün,23 Nisan,Meclisteki Ayet ve Cumhuriyetin Temeli

Tarafından Ali Osman TÜRKMEN

                                             

                                                                                      

 

Temsil Heyeti’nin, Sivas’tan Ankara’ya giderken bütün parası, yol için 20 yumurta, 1okka peynir ve 10 ekmeğe yetmişti. Allah’tan Ankara’ya hareket etmeden kısa bir süre önce Osmanlı Bankası’ndan senet karşılığı 1.000 liraya yakın bir para buldular. Ayrıca Sivas Amerikan Okulu Müdiresi bir araba, birkaç lastik ve biraz benzin verdi.

27 Aralık 1919 Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya geldiği tarihi gün. O gün 3 bin atlı ve 700 yaya Seğmen ve binlerce Ankaralı Mustafa Kemal Paşa’yı bekliyor. Ankara ilçeleri, Bucak ve Köyleri Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya gelmişlerdi. 20 bin olan Ankara nüfusu 80 bine çıkmıştı.

Ankara Müftüsü Ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Rıfat Börekçi, Seymen alayının önünde Mustafa Kemal Paşa’yı karşılar: “Hoş geldiniz Paşa Hazretleri, Kızılca günümüzü aydınlattınız! Canla başla sizinle beraberiz.”

Ankara Müftüsünün “…Kızılca günümüzü aydınlattınız!” cümlesi ne anlama geliyor, ne anlatmak istiyor Rıfat Börekçi hoca?!…

Mustafa Kemal Paşa’nın Seymen Alayları ile karşılanışını bizzat yaşayan tarihçi Enver Behnan Şapolyo “Kızılca Gün” kavramını şöyle anlatıyor.Oğuz Türk töresi olan Seymen Alayı yalnızca devletin ve milletin buhran yaşadığı “Kızılca Gün” zamanlarda tertip edilir ve tertiplenen bu Seymen Alayı’ndan sonra da devleti ve milleti yaşanan buhrandan kurtaracak bir lider seçilir. Selçuk Bey ve Osman Bey tahta çıkarken de Seymen Alayı tertip edilmiş ve devlete yeni lider seçimi gerçekleştirilmiştir.”

Seğmen düzülmeyi, yalnız Ankara anane olarak saklamıştır. Çünkü bütün Ankara civarı köyleri Oğuz boyları ile doludur.

Seğmen düzüleceği zaman, Ankara’nın Efeler kahvesi önüne sancak dikilir. Bu bayrak Seğmen alayının kurulmasına işarettir. Mustafa Kemal’in Ankara’ya geleceği günün sabahı da sancak dikildi. O zaman efeler kahvesi olan yer Ulucanlara giden yolun üzerinde bulunan Sarı Ahmet’in kahvesi idi.

Kurulan Seğmen Alayında 30 zurna, 50 davul çalıyor, her taraf inliyor, bu kutlu gün cihana ilan ediliyordu.

Böylece Oğuz Türk geleneği olan Seymen Alayı yine bir “Kızılca Gün” de düzenlenmiş ve yurdun dört bir yanından gelen temsilciler ile Türk milleti kendisini bu “Kızılca Gün”den kurtaracak lideri seçmiştir…Seğmen Alayı işte böylesine önemli bir olaydır.

 Bir Türk Devleti parçalanıp, yıkılırken, binlerce yıldan bu yana, var olan, asla öldürülemeyen ve yok edilemeyen Türk Milletinin sönmez ateşi Oğuz Töresi “Seymen Alayı” Ankara ili, ilçeleri ve köylerinde bulunan Oğuz Boyları ve binlerce Oğuzun katılımı ile yeni bir devletin temellerini atmıştır.

 48 Kuruşla Devlet Nasıl Kuruldu?

“Ağır bir yokluğun olduğu o günlerde Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Ankara’ya gelişlerinin ilk haftasında önderliğini Müftü Mehmet Rifat Efendi’nin yaptığı bağış toplama faaliyetlerinin sonucunda Ankaralılar 46.500 Lira toplayıp Heyet’e teslim etti. Ayrıca, Rifat Efendi kendisi ve eşi için cenaze ve defin masraflarını karşılamak üzere muhafaza ettiği 1.000 Lira’yı Mazhar Müfid’e (Kansu) teslim etti.

Bu olayı Mazhar Müfid (Kansu) şöyle anlatır: “Ekmekçiye bile verecek paramız kalmamıştı… (M. Kemal Paşa bankalardan ve şahıslardan borç para almayı kabul etmemiştir.) Yarı geceye kadar hep düşündük. Para tedariki hususunda bir karar ve neticeye vasıl olamadık… “Hele bakalım, sabah olsun, yine düşünürüz.” sözleriyle odalarımıza çekildik… Gece düşünmekten uyuyamamış olduğumdan, yatağımda istirahat halinde iken kapı vuruldu. İçeriye giren zat Müftü Efendi’nin (Mehmet Rifat Efendi) geldiğini söyledi.

Eyvah!.. Şimdi Müftü Efendi’ye kahve ısmarlamak lazım. Kahve var, ama şeker yok. Benim iki parça şekerim var, onu da masanın gözünde saklamışım. Ya şekerli kahve içerse… Ya sigara da vermek lazım gelirse… Çünkü şeker çok pahalı idi. Herkes kendi şekerini tedarik edecek, emri verilmişti. Ne ile tedarik edecekti. Kimde para vardı ki?.. Paşa’ya haber veriniz, dedim. Paşa size gönderdi, Paşa ile görüştüler. Peki, buyursunlar.

Müftü Efendi odama girdi. Ortadaki yuvarlak ve küçük masanın kenarında bir iskemleye oturdu. Müftü Efendi, zannıma göre kahve içmezsiniz, değil mi? Evet içmem. Sigara? Onu da kullanmam. Halbuki kahve içerdi. Biz buna meydan vermemek için sualde bulunduk. Müftü Efendi derhal vaziyeti anladı ve “içmem” dedi. (Tebessüm ederek): Sizin sıkıntıda olduğunuzu öğrendik. Az da olsa yardımda bulunmayı vazife bildik. Bundan bir şey anlayamadım. (Yatağımın karşısında duran küçük kasayı göstererek) paramız var, dedim. Halbuki kasa mevcudu 48 kuruştan ibaretti. Müftü Efendi bu sözümü dinlemedi.

Cübbesinin altından bir torba çıkardı. İçindeki kağıt paraları saymaya hazırlanıyordu. Müftü Efendi, teşekkür ederiz. Evvela Paşa ile bu hususta görüşseniz iyi olur, dedim. Görüştüm. Kasa Mazhar Müfit Bey’dedir, ona veriniz, dedi. Pekala!.. Müftü Efendi birer birer saymağa ve masanın üzerine koymağa başladı. Yüz, iki yüz, beş yüz ve nihayet tamam bin lira (kağıt para) saydı. Ben de yataktan kalkarak paraları aldım ve kasaya koydum…

Muhterem Müftü çıktı, gitti. Ben de paranın miktarını derhal Mustafa Kemal Paşa’ya haber vermek üzere odamdan çıktım. Paşa’yı odasının kapısının önünde bir habere intizar eder (bekler) vaziyette gördüm. “Ne kadar?” dedi. “Bin” dedim. Odasına girdik. Gördün mü, akşam ne kadar sıkılmıştık. Bu hatıra gelir miydi! Allah bize yardım ediyor, dedi…Müftü Efendi’nin getirdiği bu parayı memleketin eşrafı aralarında toplamışlar…

Mehmet Rifat Efendi’nin Millî Mücadeledeki asıl anılması ve Milletçe minnet ile yad edilmesi gereken hizmeti, Millî Mücadelenin doğru ve bu mücadeleye katılmanın her Türk üzerinde bir borç olduğu yönündeki fetvasıdır.”

İlk Mecliste Duvardaki Ayet: Cumhuriyetin Temeli

İlk Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 Cuma günü, İstanbul Mebusan Meclisi’nden Ankara’ya çok zor şartlar altında gelebilen ve yeni seçilmiş olan 115 milletvekili ile açıldı.

İlk Meclisin ilk toplantısını en yaşlı üye sıfatıyla, Sinop Milletvekili Şerif Bey yürütmüştür. Şerif Bey, Türk Milletinin hürriyet, bağımsızlık ve istiklal sevdasını şu sözlerle haykırdı: “Bu yüce Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah’ın izniyle iç ve dış tam istiklâl dahilinde mukadderatını doğrudan üstlendiğini ve idare etmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek BMM’ni açıyorum.”

Şerif Bey, 23 Nisan 1920’de bir defa daha bütün dünyaya Türk Milletinin yaşama azim ve iradesini “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.” Diye haykırmıştır.

23 Nisan 1920 Türk Milletinin uyanışı ve yeniden dirilişi, 29 Ekim 1923 Genç Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ve bütün dünyaya Türk’ün bağımsızlığını ilan etmesidir.

“Onların İşleri, Aralarında Danışma İledir”

İlk Gazi Meclisin Başkanlık Divanı arkasında Şûrâ Suresinin 38. Ayeti “… Onların işleri, aralarında danışma iledir…” Bir levha ile asılmıştır.

İşte, cumhuriyetin, demokrasinin, hürriyetin, bağımsızlığın; yardımlaşmanın, beraber olmanın, problemleri beraber çözmenin, acı ve tatlı hadiseleri beraber paylaşmanın; birliğin, dirliğin ve iriliğin sırrı, Allan (c.c)nün Kur’an-ı Kerimde devlet yöneticilerine tavsiye ettiği yönetim ilkelerinden biri İSTİŞAREdir.

İlk Meclis kahraman ve gazi bir meclistir. Kendilerini Türk Milletinin varlık ve bekasına adamış ilk mebuslar. Aldıkları bütün kararları “…Onların işleri, aralarında danışma iledir.” Gereği tartışarak, anlaşarak, birlik ve barış içinde ortak kararla almışlardır. İçeride hainlerle, isyanlarla uğraşırken dışarda da Türk Milletinin asırlık düşmanları ile 4-5 cephede birden savaşmışlardır.

Gazi Meclisteki kahramanlar dedi ki; Sabır beklemek değil, mücadele etmektir. Mücadele ise bir imkan meselesi değil, bir iman meselesidir. İman varsa, imkan da vardır… İşte bu irade bayrağı indirtmedi, ezanı dindirtmedi, vatanı böldürtmedi. Zaferleri kazanarak bizlere hür ve müstakil bir devlet bıraktılar…

“Türkler mülteci olarak başka ülkelere göç etmeyen tek millettir. Türkler savaş çıkarsa ya olduğu yerde kalıp can verir, ya da sancağı dikip yeni bir devlet kurar.” (Prof. Dr. İlber Ortaylı)

Tarihi şan ve şerefle dolu Aziz Türk Milleti!…

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılı kutlu olsun! Varlığın, birliğin, dirliğin sonsuz, devletimiz ebed-müddet, zaferlerimiz daim olsun

 

Büyük Türk Milletinin bütün vatandaşları!… Muhteşem Türkiye ile zengin, mutlu, müreffeh; istediğini yapmaya muktedir; dünyada hatırı sayılır güç ve kudret sahibi bir Türkiye ve Türk Milleti olsun.

You may also like

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00