Lübnan’da Hizbullah’ın kullandığı çağrı cihazlarının ve daha sonra telsiz cihazlarının patlaması ile yeni bir savaş modeli gündeme geldi. Ulusal varlığı tehdit eden siber savaşlar hibrit savaş uygulamalarının bir parçası olarak geliştirilmeye başlandı. İnternet ağı ile bütün dünyayı dolaşan elektronik iletişim hatları, siber uzay ülkeler arası savaşın bir parçası olmaya başladı. Ülke sınırlarını zorlamadan her yere ulaşabilen elektronik uzay yok edici bir silah olarak savaşlarda kullanılmaya başlandı. Lübnan’daki Hizbullah’a karşı elektronik silah olarak kullanılan, çağrı cihazı ve telsiz patlamaları, 37 kişinin ölümü ve 3 bin 250 de fazla kişinin yaralanması ile sonuçlanmıştır.
Patlamanın şekli ve meydana gelme anının incelenmesi ile cihazlara yerleştirilen patlayıcı ünitelerin elektronik ve teknolojik bir ürün olduğunu gösterdiği anlaşılmıştır. Çağrı cihazlarını ve telsizleri satın alan Hizbullah üretici firmaların mercek altına alınmasına neden olmuştur. Patlayan cihazlarla ilgili olarak halen net bir fikir ortaya çıkmış değildir. Hizbullah’ın satın aldığı cihazlara patlatıcı ünitelerin İsrail istihbaratı tarafından, satın alınmadan önce yerleştirildiği varsayımından hareket edilmektedir. Patlayan cihazların Tayvan’da bulunan Gold Apollo şirketi tarafından üretildiği logosunun Çağrı cihazları ve telsizler üzerinde yer aldığı görülmüştür. Şirket yetkilileri saldırılarla ilgilerinin olmadığını açıklarken dikkatler Macaristan’a kadar uzanmıştı. Tayvan’daki şirketin Gold Apollo markasını kullanmak üzere BAC danışmanlık şirketi ile anlaşma yaptığı anlatılmaktadır. BBC’nin temas ettiği kaynaklara göre BAC danışmanlık bir üretim tesisi değil cihazların pazarlayıcısı olduğu anlatılmaktadır. Bulgar televizyonunun açıklaması ile 1.8 milyon dolar paranın Macaristan’a, Bulgaristan kanalıyla ulaştırıldığı iddia etmektedir. Patlayan bazı telsiz cihazlarının Japon malı olduğu da görülmüştür. Japon şirket yetkilileri kendi üretimlerinin 10 yıl önce durdurulduğunu ve ürünlerin sahte olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Olayların akış haberlerine göre değerlendirilmesi sonucu Hizbullah’a yapılan cihaz saldırılarının İsrail üzerinden uzaklaştırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Üretici firmalara yüklenmek istenen, haberleşme cihazlarının silaha dönüştürülmesi işinin İsrail tarafından yapıldığını örtbas etmek olduğu açıktır. Lübnan ile İsrail arasındaki savaşın saklanamaz bir gerçek olduğu açıktadır. New York Times gazetesi kaynaklarına göre ise BAC danışmanlık firmasının İsrail istihbarat örgütünün paravan şirketi olduğu bildirilmektedir. Olayların özeti cihazlarla yapılan saldırıların İsrail ile Lübnan arasındaki savaşın taktik bir sonucu olduğu gerçeğini görebilmektir.
Çağrı cihazları ve telsizlerle yapılan saldırılar sonuç itibari ile bir bilgisayar yazılımı konusudur.
MAVİ EKRAN SALDIRISI
Çağrı cihazı ve telsiz patlamasının ardından, bütün dünyayı etkileyen bir virüs saldırısı olarak ifade edilen güvenlik surunu gündeme geldi. Bilgisayarlarda sistemi çökerten olaylar oldu. Bilgisayarlar Windows güvenlik güncellemesinden gelen sistemi çökerten bir yazılım ile hatalar ortaya çıktı. “mavi ekran” olarak adlandırılan ve Windows işletim sistemi bulunan bilgisayarlarda sistemi çökerten sonuçların ortaya çıkması ile yazılım firması Crowdstrike yetkilileri açıklama yapmışlardır. Yapılan açıklamada mavi ekran çıkması ve sistemin çökmesinin bir siber saldırı ve güvenlik sorunu olmadığı hatalı bir yazılım güncellemesi olduğu ifade edilmiştir.
Bu olay ile ilgili olarak BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) sosyal medya platformundan yaptı açıklamada Türkiye’deki mavi ekran kesintilerinin olmasını Crowdstrike firmasının çalışmalarından kaynaklandığını açıklamıştır. Crowdstrike’ın Falcon platformu bütün dünyada kullanılan güvenlik platformudur. Bu platform Windows işletim sistemi ile çalışan bankalar, havayolları, süpermarketler gibi birçok büyük şirketler tarafından kullanılmaktadır.
MİLLİ GÜVENLİK
Olaylar göstermiştir ki, elektronik ortamda gerçekleşen siber saldırılar sadece askeri bir konu değil topyekun milleti kucaklayan milli bir meseledir. Siber saldırılar teknolojik gelişmenin bir ürünü olarak yıkıcı faaliyetlerin uzantısı olmaya başlamıştır. Gözle görülmeyen sadece elektronik sinyallerle çalışan bir silah haline gelen siber saldırılar ulusal güvenlik meselesi haline gelmiştir. Tonlarca ağırlıkta taşınan bomba mermilerinin yaptığı işler birkaç santimlik elektronik parça tarafından yapılmaya başlamıştır. Gücün fiziki ağırlıkta değil, kullanıldığı zaman ortaya çıkan tahribat becerisiyle ölçülmek gerektiği anlaşılmıştır. Siber uzayda söz sahibi olmak milletler arasındaki güç dengesi konusuna girmiştir. Siber uzay hâkimiyet derecenizi, uluslararası boyutta askeri tatbikatlarla gösteremezsiniz. Siber güvenlik konusunda ne kadar ileri düzeyde olduğunuzu bir tören resmigeçidi ile tanımlamanız da mümkün değildir. Bu kısaca siber uzmanlık meselesidir.
Milli güvenlik meselelerini ilgilendiren teknolojiler yabancılar tarafından yönetilen organizasyonlar olmamalıdır. Yerli ve milli yazılım kurumları güvenlik için önemli bir kurumlaşmadır. Milli güvenliği ilgilendiren kurumlaşma mutlaka devlet tarafından yapılmalıdır. Bu konuda yapılacak çalışmalar entegre olmuş dünyada dev firmalarla yarışmak demektir. Gelişmiş bir siber güvenlik projesi kısa zamanda gerçekleşecek bir iş değildir. Bu çalışma uzun soluklu ve büyük bir çalışmadır. Türk milletinin bu muhteşem hedefi gerçekleştireceği inancını taşıyan bilimsel çalışmanın yapılacağına inanıyoruz. Devlet olarak “Milli Siber Güvenlik Bakanlığı”nı kurmak şart olmuştur.
