Ev 2. Sayı Muhteşem Bir Dava Adamı…

Muhteşem Bir Dava Adamı…

Tarafından Ali Osman TÜRKMEN

MUHTEŞEM BİR DAVA ADAMI…

   “Biz, tarafımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız. Biz, birlikten yanayız. Biz, Hak’tan yanayız. Biz, tarafsız değiliz! Biz Türk Milleti’nin tarafındayız. Bu Milletin istikameti de bellidir, lideri de… Bizim liderimiz Ahmed-i  Mahmud-u Muhammed Mustafa’dır. Biz, hak davasına hizmet etmek için o geçici dünya makamlarına talibiz.

                                                                                                                                        Ali Osman TÜRKMEN                                                                                                               

Bedir(624) ve Uhud(625) savaşları

Bedir savaşında(M.S. 624) İslam Sancağı Musab Bin Umeyr’in elindeydi. “Resulullah’ın bayraktarı” olarak ün yapmıştı. Müslümanlar büyük bir zafer kazandı. Uhut Savaşında Müşrik ordusu 3000 bin, Müslümanlar ise 1000 kişi idiler. Yolda, münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selûl 300 kadar adamıyla ordudan ayrılıp şehre geri döndü.700 arkadaşı ile Uhud dağı eteklerine gelen Resulullah, Müslümanların en büyük sancağını Mus‘ab b. Umeyr’e teslim etti. Arka tarafı emniyete almak için Ayneyn tepesine Abdullah b. Cübeyr komutasında elli okçu yerleştirdi ve onlara, savaşın seyrine bakmaksızın, kendisinden bir emir gelmedikçe yerlerinden ayrılmamalarını emretti. İki ordu (23 Mart 625 ) günü Uhut Dağı eteklerinde karşı karşıya geldi. Müslümanlar başlangıçta Kureyşlileri püskürtüp geri çekilmeye mecbur bıraktılar. Düşmanın bozulup kaçmaya başladığını gören okçular, yerlerinden ayrılarak ganimet peşine düştüler. Kureyş komutanı Hâlid b. Velîd, Müslüman okçuların yerlerinden ayrıldığını görünce, savaşın kaderini değiştirecek bir hamle ile yerinde kalan birkaç okçuyu şehit ederek İslam ordusuna arkadan saldırdı. Bu hamlenin ardından savaşın seyri bir anda değişti. Rasulullah, miğferinin halkaları iki şakağına battığı için yüzünden yaralandı, alt dudağı kanadı ve dişi kırıldı. Ayrıca Resulullah’ın öldürüldüğüne dair yayılan yalan haberin etkisiyle çatışmalar yavaşladı. Müşrikler karışıklık ve korkunun Müslüman saflarını parçaladığını görünce, yakalamak için Resulullah’ın etrafında toplanırlar. Musab b. Umeyr bu korkunç tehlikeyi sezer. Sancağı yukarı kaldırarak, arslan kükremesi gibi bir tekbir getirir. Hücum edip müşriklerin üzerlerine atılır. Bütün gayesi, Kureyşlilerin dikkatini üzerine çekmek, onları Resulullah’tan uzaklaştırmaktı. Musab Peygamber Efendimize çok benzerdi. Musab’ın son anlarını olayın bizzat şahidi olan sahabi şöyle anlatıyor: ‘Musab İbn-i Umeyr, Uhud günü, sancağı aldı. Müslümanlar saldırıya geçince, Musab bulunduğu yerden ayrılmadı. İbn-i Kumey’e atlı olarak geldi ve Musab’ın sağ eline vurup onu kopardı. Sancağı sol eliyle tutup üzerine eğildi. Düşman bu defa sol eline vurup onu da kopardı. Musab sancağın üzerine kapanıp pazılarıyla onu bağrına bastı. Düşman bu defa mızrakla saldırıp Musab’a mızrağı sapladı ve mızrak kırıldı. Musab yere düştü ve sancak da düştü…’  

Uhud savaşında günün sonlarına doğru, Hz. Peygamber Musab’ı elinde sancakla gördü ve “ileriye git ey Mus’ab!” diye emretti. Fakat o kişi geri dönerek “Ben Musab değilim” deyince Hz. Peygamber onun Musab kılığında savaşan Allah’ın meleklerinden biri olduğunu anladı.

Müslümanlar Uhud dağının eteklerine çekilerek Hz. Peygamber’in; müşrikler ise Ebû Süfyân’ın etrafında toplandılar. İki ordu birbirinden ayrıldı ve savaş sona erdi. Daha sonra Müslümanlar Peygamberimizin emri ile Müşrik ordularını takip etmişlerdir. Hz. Peygambere itaat etmemenin sonucu Müslümanlar Uhut Savaşında Hz. Hamza başta olmak üzere 70 şehit vermişlerdir.      Hz. Musab şehit edildiğinde kırk yaşlarında idi. Bir zamanlar zenginlik ve refah içinde yaşayan bu değerli insanı kefenleyecek bir örtü dahi bulunamamıştı. Hz. Peygamber, yanına geldiğinde Musab b. Umeyr eski bir hırkanın içinde saçları dağılmış, vücudu ise kılıç ve mızrak darbeleriyle parçalanmış bir durumda yatıyordu. Hz. Peygamber üzüntülü bir halde şunları söyledi:”Seni Mekke’de gördüğümde, senden daha güzel giyinen, senden daha yakışıklı kimse yoktu.” Görgü tanıkları anlatıyor: “O Uhud günü şehit olmuştu da, kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu durum karşısında Hz. Peygamber bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de ızhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti”

Musab bin Umeyr’in hatırlattıkları

Muasab Bin Umeyr’in hayatı, Hz. Peygamberin onu bulması, bizzat eğitmesi, ona verdiği, değer, kıymet, onu çok yakından tanıması, yeteneklerini tespit etmesi, görev vermesi, sarsılmaz bir iman ile donatması bana Mücadele Birliği günlerimi hatırlattı… Yıl 1972… 18-19 yaşlarındayım. Lisedeyim. Mücadelecilerle tanıştım.  Mücadeleciler haftalık Yeniden Milli Mücadele dergisini çıkarıyor. O günlerdeki fiyatı yanılmıyorsam 150 kuruş… Otobüslerde öğrenci paso parasının 20-25 kuruş olduğu yıllar. Dergiyi her hafta alıyor didik, didik yazıların altını çize çize okuyoruz. Haftada bir gün veya iki çok disiplinli eğitim toplantılarına katılıyoruz. 1.5, 2 saat sürüyordu. Hiç duymadığım bilmediğim ilmi, milli, ahlaki, tarihi, dini, kültürel ve edebi bilgiler öğreniyoruz. Hayatı, kâinatı izah eden ilmi bilgiler öğreniyoruz. 70 yıllarda milli adına bir iki kurum vardı… İçi boş bir Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Takım bir de Şimdi yüzlerce çeşidi var olan Milli Piyango! Başka… Başka yok… O kadar! Adı Milli olan ama milli olma adına teneke gibi tıngır tıngır, içleri boş!

Bu günkü Millet Partililer 1967’lerden itibaren Milli Devlet, Milli Ekonomi, Milli Ordu, Milli Ahlak, Milli İktisat; Milli Hikâye, Milli Sanat, Milli Roman ve her alanda Türk Milletinin Değerler Sistemine uygun çalışmalar, eserler vs… vs…

Bilge Lider Rahmetli Edibali Türkiye ve dünyada eşine benzerine zor rastlanır kadrosunu “Kimsenin yolu Resulün yolundan üstün olamaz” dediği Allah Resulü Hz. Muhammed’in (SAV) yolunda yetiştirmiştir. Allah ondan razı olsun. Yakın gelecekte ülkemizin sorunlarını çözebilecek tek ekip Edibali’nin yetiştirdiği, gözü gibi her tehlikeden koruduğu onun öğrencileri, Millet Partililerdir… Allah Rahmet Eylesin. Mekanı cennet olsun!…

Rahmetli Bilge Lider Edibali diyor ki!                                                           

“Biz, tarafımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız. Biz, birlikten yanayız. Biz, Hak’tan yanayız. Biz, tarafsız değiliz! Biz Türk Milleti’nin tarafındayız. Bu Milletin istikameti de bellidir, lideri de… Bizim liderimiz Ahmed-i  Mahmud-u Muhammed Mustafa’dır. Biz, hak davasına hizmet etmek için o geçici dünya makamlarına talibiz. Rehberimiz de bellidir liderimiz de bellidir… Ben ancak Allah’ın bir kulu ve âcizane mütevazı bir ağabeyinizim. Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimiz bize istişare etmeyi,  doğru yolu emrediyor. Kimsenin yolu Resulün yolundan üstün olamaz. Hür ve Doğru istişare bize yol gösterecektir. Bu dünyanın hak için değişeceğine dair inanç, çaba, eylem her an bizimle beraber yaşamalı. İnanmış bir teşkilatçının bulunduğu ortamda davasını anlatmak, teşkilatına yeni insanları dâhil etmek için daima imkân vardır. İnanmış bir teşkilatçı davasını anlatmak için içinde yaşadığı çağın bütün iletişim vasıtalarını da doğru şekilde kullanmak zorundadır. Önemli olan en büyük etmen daha çok vakit ayırmak ve daha çok çaba sarf etmektir.” (Aykut Edibali, Bayrak Dergisi, Başyazı, Sayı:1295)“İnkılâp; ölüp de dirilmektir. Köhneyen adamdan, Yeni bir insan dikmektir. Ölümden çıkan dirim, Topraktan fışkıran tohum gibi, Köhneyen adamdan yepyeni bir insan dikmektir.” (İnkılâp-Aykut Edibali)

Allah’a verdikleri sözü tutanlar

“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzab:23)

__________________________________________________________________

KAYNAKLAR:                                                                                                                  

1-Mütefekkir, Doç. Dr. Ahmet Güzel, Aksaray Üni. İslami İlm. Dergisi

2-İnsan ve İslam, Mehmet Ergün-Vaiz                                                                         

3-Dua, Sure, Ayet, Şahane Hayatlar.                                                                           

4-Siyeri Nebi,                                                                                                                    

5-Eğitimle Diriliş, Hasan Uyar                                                                                        

6-İnsan ve Hayat Dergisi, Yusuf Danegöz                                                                  

7-Aykut Edibali, Bayrak Dergisi, Başmakaleler.                                                          

  1. Aykut Edibali, 1978 Arı Sineması Konuşması

You may also like

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00