Ev 13.Sayı Ortadoğu Niçin Kan Ağlıyor

Ortadoğu Niçin Kan Ağlıyor

Tarafından Ahmet ÇUVALDIZ

           

Ortadoğu Niçin Kan Ağlıyor?

Evveet değerli okurlar, siz şimdi bu satırları okuduğunuza göre sayfama geldiniz demektir. Size hoş geldiniz, yönetimi de artık yeter diyorum. İkide bir sayfamın yerini değiştirerek beni sayıları bir elin parmakları kadar olan okuyucularımın o keskin gözlerinden kaçıramazsınız. İçindekiler sayfasına bakarak beni anında buluyorlar zaten, hiç boşuna uğraşmayın…

Evet, Ortadoğu kan ağlıyor. Sadece bugün değil, dün de daha önceleri de kan ağladığı gibi. Korkarım ki yarın da kan ağlamaya devam edecek. Bu durumun nedeni, Ortadoğu’nun stratejik önemi ve devasa bir petrol denizinin üzerinde olması yanında birilerinin o melun emeldir maalesef. Ortadoğu’nun stratejik önemi ve adeta bir petrol denizi üzerinde yer aldığı, herkes tarafından bilinen bir gerçek. Gerçi bilenler, o melun emeli de biliyor. Bilmeyenler de duyuyor ve işitiyor. O melun emel, Yahudilerce Kudüs merkezli Büyük İsrail Devletini kurma hayalidir. Bu hayal, öyle sanıldığı gibi dünün ve bugünün değil tam iki bin yıl öncesinin hayalidir. Yahudiler; Filistin’den çıkarıldıkları o günlerden bugüne kadar, hep Büyük İsrail hayaliyle yaşamışlar ve 1948’de Filistin’de İsrail Devleti’ni kurarak ilk perdeyi açmışlardır.

Bakın 1971 yılında, bu konuda neler yazmışız: “İsrail; Muharref Tevrat’ta çizilen ve politik Siyonizmin kurucusu Teodor Herzl tarafından ortaya konan amaçlarını birer birer gerçekleştirme aşamasındadır.” “İlk adım, Arz-ı Mev’ud’da bir İsrail devleti idi. Ve bu adımı, ikinci adım olan «Nil’den Fırat’a» merhalesi takip edecekti. Nitekim «Altı Gün Savaşları» diye adlandırılan harpte de İsrail, Nil Nehrine kadar dayanmıştı.” “Ve sıra artık bu topraklar üzerinde bir İsrail İmparatorluğu’nun resmen kabul ettirilmesine gelmişti. Bu ise, ancak beynelmilel (uluslararası) bir politikayla mümkündü.”

(Yeniden Millî Mücadele Dergisi, Yıl 2, Sayı 92, 2 Kasım 1971, Sayfa 6)

Şimdi, Hamasın akla ziyan saldırısı İsrail’e; binlerce yıllık bu adi emelini gerçekleştirmek için Filistinlileri kanlı bir katliamla yok etme ve Gazze’yi ele geçirme yolunu açmıştır. Türkiye, 1949 yılının mart ayında, İsrail Devletini tanıyan ilk Müslüman ülke olarak yaptığı o meşum hatayı; sadece mazlum Filistinliler için değil, yarın ülkemizin bir kısım topraklarını da ele geçirmeye yönelik genişleme harekâtını durdurmak için filli olarak harekete geçerek, bu meşum projeyi engellemek suretiyle telefi edebilir. Türkiye bu güce sahiptir.

Ben de Boykot Ediyorum

Maalesef iktidar, Hıristiyan dünyası topyekûn İsrail’in arkasına geçerken kendi harekete geçmediği gibi İslam dünyasını da harekete geçirememiştir Gerçi birçok adım atılmıştır. Ama bu adımlar, fiili olmaktan çok, vatandaşı boykota yöneltmek ve ülke liderleri ile temaslardan öteye geçmemiştir.  Ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar bilmelidirler ki, Gazze’de devam eden katliam, İsrail’in sadece Filistinlileri katletme sorunu değildir. Zira, bu vahşet, gerçekte batılın hakkı ve hakikati katletmesidir. Arkasına tekmil Hıristiyan alemini alan soykırımcı Netenyahu ve bir avuç Siyonist, inançları gereği insan olarak görmedikleri Filistinlilerin nezdinde Müslümanları katletmektedir.  Filistin’de Batılın Hakla kapışması devam ederken, biz İsrail mallarını boykotla ne kazanacağız ya da neyi önleyebileceğiz, ben görevimi yaptım avuntusu dışında.

Zira, İsrail dediğin sadece Filistin’de küçük bir devlet değil ki. Amerika’da, Rusya’da, Çin’de, Avrupa’da ve hemen her yerde kolları olan bir ahtapot. Para onlarda, altın onlarda, dünyanın ekonomisi de onların ellerinde. Bazı tanıdıklar paylaşım yapıyorlar, “Lütfen boykota devam edelim, İsrail ürünlerinin satışları yüzde şu kadar düştü” diye. Düşmesine düşmüştür de bu düşüş İsrail ekonomisini, Yahudi sermayesini ne kadar etkilemiştir? Diyelim ki etkiledi. Amerika silah ve para gönderiyor. Aynı şekilde Batı da. Eksilenleri yerine koyuyor Batı Alemi. Peki ya biz, İslam Alemi, sadece yiten bir canı yerine koyabilir miyiz? Boykottan ve Filistin’e yardımdan önce İsrail’i engellemek gerekmez mi?

Vatandaşı boykota çağıran malum kanallar hangi ürünlerin reklamlarını yapıyorlar? Ve kimler Ahmet üretiyor, Mehmet dağıtıyor, Ali alıyor ve Veli de içiyor diye kolayı gözümüze sokuyor? Onları siz çok iyi biliyorsunuz. Bir, bir taraftan dizileri ve programları ile Türk aile yapısını bozmak, muhteşem ahlakımızı yozlaştırmak için birbiri ile yarışıp, iş siyasete gelince varsa da yoksa da Tayyip, Tayyip diyenlerdir bunlar. Ben de onları protesto ediyor ve zaten izlemediğim bu kanalları hiç izlemeyeceğimi beyan ediyorum. Siz de izlemezsiniz değil mi?

Dostumuz “Şu Komşi Yunan”

Hatırlarsanız bir süre önce Erdoğan, Washington’daki NATO toplantısında Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile de görüşmüş ve bu görüşmede; Yunanistan ile iyi komşuluk esasına dayalı dayanışma ruhunu geliştirme gayretine devam ettiğini ve bunların artarak süreceğini ifade etmişti. Şöyle bir bakalım mı; Erdoğan’ın iyi komşuluk ilişkilerini (!) ve dayanışma ruhunu (!) geliştirmeyi düşündüğü şu bizim komşi Yunanistan, iyi komşuluk adına bugün neler yapıyor, geçmişte neler yapmış.

Dün Batının alavereyle kendilerine ihsan ettiği On İki Ada’yla yetinmeyip bugün burnumuzun dibindeki adları da işgal ederek, asker çıkarıp bayrak dalgalandıran bir komşidir o Yunan.

Peki ya yetmişli yıllarda Yunanistan dostluk adına neler yapıyordu acaba? Yunanistan, o yıllarda ABD’den silah ve Fransa’dan Mirage’ları alarak harp gücünü artırmaya çalışan bir ülkedir.  Diğer taraftansa Lozan Anlaşmasına rağmen, adalarda hava alanları inşa etmekte ve “Yunan Jandarması” isimli askeri birlikler kurmakta. Soruyoruz, Hariciyemiz bütün bunları bilmiyor mu? Biliyorsa susması nedendir?

Hızla silah ikmali yapan, özel harp birlikleri kuran ve bunları Avrupa’da eğiten Yunanistan’ın, yeni bir taarruz hazırlığı içinde bulunmadığı iddiası güçtür. (Y. Millî Mücadele Dergisi, Sayı 77, 20 Temmuz 1971, Sayfa 8) Yeniden Millî Mücadele Dergimizin yazdığına göre, dost zannıyla elimizi uzattığımız şu bizim komşi Yunan, o yıllarda da gerçekten de tam dostmuş, tıpkı bugünkü gibi…

Yunan’a uzatılan el, sıkı bir yumruk değil de açık bir else, uzatan gafildir!

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00