Sorunlarımızın Kaynağı

           

 Devletler dünya siyaset meydanında geliştirdikleri siyasetleri ile ekonomik, askeri güçleri ile yer bulurlar. Tarihi geçmişlerine ve bulundukları bölgenin konumuna göre tavır alır, politikalarını geliştirir, durumlarını tespit ederler. Güçlerini ve tavırlarını buna göre belirler ve tedbir alırlar.

Sorunlar, Sorunlar…

Ülkemizde o kadar çok sorun var ki, say say bitmez. Örneğin ekonomik sorunlar: Faiz sorunları, döviz sorunları, askeri sorunlar, siyasal sorunlar, dış politika, iç politika, devletin ortak olduğu ortaklıklardan çıkarılması ve almamız gereken uçakların ve diğer silahların, gemilerin verilmemesi, terör sorunları Vs, Vs… Ülkemiz de ekonomik sorunların sorumlusu; ABD ve diğer batı ülkeleridir(!) Veya duruma göre muhalefettir(!)  hatta genlikle bütün sorunların sebebi bütün bir batı dünyasıdır ki; hükümetin hiç iyi şeyler yapmasına izin vermezler ve ülkemizi idare eden iktidar partileri devletin bütün imkânları ellerinde olmasına rağmen asla rahat olamazlar, işleri başaramazlar çünkü ABD ve batı ekonominin düzeltilmesine izin vermezler(!)

Sorun; kim kime küsüyoruz?

Suriye’de yapacağımız harekâtlara ABD, Batı ve Rusya engel olmakta ve rahat hareket etmemize izin vermemektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı Esat’la kavgalıyız! Engel olanlar başkaları, küstüğümüz başkası. Üstelik biz ABD ve ortakları ile müttefikiz ama kavgamız Esat’la! Anladınız değil mi?

Mektuplar…

Hani anlatılır Aleksey Rıkov ölürken Stalin’e üç mektup bırakır ve “sıkıştığında birinci mektubu, çok sıkıştığında ise ikinci mektubu aç işler çözülemez olunca ise üçüncü mektubu aç sende senden sonrakilere bunu tavsiye et. “ diye tavsiyede bulunur. Stalin iktidara geldiğinde işler bir süre iyi gitse de bir süre sonra zorlanmaya başlar ve ilk mektubu açar; “Mektupta anlaşıldı zorlanmaya başladın hemen suçu muhaliflere at.” Demektedir. Bir süre sonra işler zorlaşır eskiye göre sıkıntı artmıştır. İkinci mektubu açmak zorunda kalır. Mektupta; “Hemen beni kötüle ve sorunların sorumlusunun benim iktidarım olduğunu söyle.” Demektedir. Stalin, Rikav’u yerden yere çalar ve işler biraz durulur lakin sorunlar çözülemez. Stalin üçüncü mektubu açmak zorunda kalır. Mektupta; “Hemen üç mektup yaz.” Yazmaktadır.

Suç Kimin?

Ülkemizde yönetimlerin devlet idaresinde bundan çok farklı görünmüyor. Önüne gelenin yapıp edemediği şeylerin sorumlusu hep batının ağası ABD ile onun çömezleri gösterilmiştir. Veya onun emrinde olduğu iddia edilen muhalefet partileri… Devletimizin işleyişi için batılı devletlerin ABD’nin elbette engelleyici politikaları vardır. Tabi ki menfaatleri gereği bu devletler Türkiye’nin önünü kesmek için çalışacaklardır. Peki, bizim devlet adamlarımız bu ülkeyi en iyi bir şekilde idare etmeye talip olarak iktidara gelmiyorlar mı? Peki, bu iktidarda olanlar bu ülkelerin ülkemizi engellemek için aleyhinde çalışacağını bilmiyorlar mı? Bunun için hangi politikaları geliştirdiler? Madem İktidara gelenlerin bir engelleme ve yükselip yücelme programı yok vatandaşa niye söz verdiler?

Devletler dünya siyaset meydanında geliştirdikleri siyasetleri ile ekonomik, askeri güçleri ile yer bulurlar. Tarihi geçmişlerine ve bulundukları bölgenin konumuna göre tavır alır, politikalarını geliştirir, durumlarını tespit ederler. Güçlerini ve tavırlarını buna göre belirler ve tedbir alırlar. İktidara talip olanların ise politikaları kendiliğinden gelişmez, önceden belirlenir, halka sunulur ve halkımızda taliplerin hazırlığına göre seçimlerde tavrını belirler; kimi seçeceğine karar verir. İktidara gelen siyasi parti ülkede icraatlarını bu mecrada yapar ve kimseden de şikâyet etmez.

Hangi hazırlık ve hangi birikim?

Hazırlığı olmadığı halde devletin yönetimine talip olanlar ise rüzgârın estiği yöne göre ve günlük karşılaştığı sorunlara göre gündelik çözümler üretmeye başlar ve her şeyden şikâyet ederken hep başkalarını suçlar. Beceriksizliğinin sonucunu hep başkalarına yükler. Aslında sorumluda sorunda bellidir. Birileri on yıllarca iktidarda kalırken ve ülkeyi getirdikleri kötü durumdan her hangi bir rahatsızlık duymazken;  geçmişten hiç ibret almadan, olanlardan ders almadan aynı yanlış politikalarına devam ediyorlar ve her ne hikmetse düzelmeyi ve düzeltmeyi hatta doğrular için istişareyi düşünmeden. Hâlbuki ülkenin ve milletin yönetimini ülkenin merkezinden ve arkasına milleti alarak yönetecek olan siyasi ekip veya bu konuda hazırlığı olanlar; iktidar, muhalefet ve diğer ortaklarının yardımı ile hep milletin gözünden uzak tutulur.

Hâsılı sorunlarımız da elbette düşmanlarımızın rolü vardır, olacaktır. Düşmanlarımızın vazifesi zaten budur. Asıl ülkenin yükselip güçlenmesi için politika geliştirmesi gerekenler ve bunu hayata geçirmesi gerekenler kendi yapmaları gerekeni yapmadıkları gibi neticeden her zaman düşmanları sorumlu tutmaları kabul edilemez. O halde milletin sorunlarını çözemeyenler ve devamlı algı meydana getirerek milleti meşgul edenler ve milleti yokluk, fakirlik ve bu ezikliğe mahkûm edenler işi ehline bırakıp gitmelidirler.

“Düşmanı tanı yenilmez olursun…”

Ülkemizi idare eden iktidarlar, düşmanımızı tanıyacak; ” Düşmanını tanı yenilmez olursun.”sözünü asla unutmayacak. Geçmişimizi yani tarihimizi, tarihte yaşadıklarımızı iyi bilecek. Gelecekle ilgili planlarımızı yaparken kendimizi de iyi tanıyacağız ve imkânlarımızı iyi bileceğiz. İmkânlarımız göz önüne alınarak planlar yapacağız. Bu planlar hem savunma hem de taarruz planları olmalıdır. Sadece aslı muhafazaya çalışmak gerilemenin başlangıcıdır. Asla bu güne razı olmayacağız. İki günü bir birine denk olanın zararda olduğunu bileceğiz. Ne kendimizi nede milletimizi nede dostlarımızı kandırmayacağız. Düşmana güçlü görünmekle birlikte biz kim ve ne olduğumuzu, gücümüzü bilerek politikalarımızı öyle sıra ile geliştirip hazırlayacağız ve hayata geçireceğiz. Hamasi nutuklar bizim politikalarımızı belirleyemez, belirlememelidir. Ne kendimizi nede milletimizi yanlış kanaatlerin sahibi yapmanın anlamı yoktur.

Düşmanlarımız var…

“Düşmanlarımız var” bileceğiz lakin bu günümüzü ve geleceğimizi biz belirleyeceğiz, biz kontrol edeceğiz. Bizim ülkemizin başkenti Ankara’dır ve bu ülkenin ancak Ankara’dan TBMM’den yönetileceğini dost düşman herkese göstereceğiz. Bunun içinde doğrularımıza sahip çıkarak yanlışlarımızda ısrar etmeyeceğiz. Akil, insanların, ilmin ve erdemin ülkeyi yönetmesine izin vereceğiz. Çünkü;  “Başınıza gelen her şey sizin kendi ellerinizle hazırladığınızdır. Başka sorumlu aramaya lüzum yok.”(Aykut Edibali)

   

Related posts

BAŞYAZI: Ordumuzu Göz Bebeğimiz Gibi Korumalıyız. #13

Siyasetin Yasası Var

İran Ne Dost Ne Düşman