Ev 9. Sayı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin Düşündürdükleri

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin Düşündürdükleri

Tarafından Dr. Kadir ÇETİN

Öğrencinin ilgi ve yeteneğine göre ortaokul yıllarında branşlaşmaya gidilmelidir. Bu manada sağlıklı tutulacak öğrenci dosyası ve veli/öğrenci/öğretmen diyaloğu yol gösterici olmalıdır.

Son model aracınızı trafikte kullanması için ehliyeti olmayan bir kimseye vermezsiniz. Peki, yetkin olmayan öğretmene hangi veli çocuğunu teslim eder? Onun için öğretmeni ıskalayan her sistem sonuçta kaybedecektir.

 

İktidarları aşan ve devlet politikasını gerektiren Milli Eğitim Politikaları ne yazık ki aynı siyasi partilerin değişen eğitim bakanları bile birbirini tekzip eden uygulamalara imza atmaktadırlar. Geçtiğimiz asrın 50 yılı ve 21. Asrın ilk çeyreği bunun örneklerine şahittir.

İşte bu bağlamda Eğitim Bakanlarımızdan Sayın Selçuk zamanında hazırlanan ve çok anlamlı bulunan “Eğitimde 2023 Vizyonu”nda neyi başardık nerede sınıfta kaldık değerlendirmesini yapmadan, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile yine eğitimde bir değişime gidileceği kamuoyunun gündeminde yerini almıştır…

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni; dayandığı temel felsefe, kullanılan dil-kavram yönüyle, hazırlanış yöntem, içerik ve dayandığı temel verileri esas alan başlıklarla bir değerlendirme yapmak mümkündür…

Ancak bu değerlendirmeler bu çalışmamızın boyutlarını aşar… Onun için bu çalışmamızda genel bir değerlendirme yaparak MEB’in Model’de ortaya koyduğu öğrenci profilinin yakalanabilmesi için müfredatla birlikte, eğitimin yapısında ve kaliteli öğretmenin yetiştirilmesinde yapılması gereken hususlara dikkat çekeceğiz…

Bireysel ve kurumsal bağlamda yapılacak bir iş için ilk sorulacak soru; ne yapılacak ve niçin yapılacak? Sorularının cevabının verilmesi gerekiyor. Bu çerçevede Milli Eğitimde bu konu 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda açık seçik ortaya konmuştur.

Gelinen noktada şu gerçeği baştan belirtelim. Eğitim sistemimiz ne yazık ki bugün, Milli Eğitimin Anayasası olarak kabul edilen bu Kanununun 2. Maddesinde belirtilen Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçlarını (*) gerçekleştirmekten ve başta iş dünyası olmak üzere eğitimin paydaşlarının (aile, çevre, toplum vb.) beklentilerini karşılamaktan çok çok uzaktır.

Oysa toplumsal ve ekonomik kalkınmanın temel unsuru olan eğitim bireyin;

  • Aklının özgürleşmesini,
  • Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmesini,
  • Merak duygusunu kamçılaması ve onu harekete geçirmesini,
  • Öğrenme isteğini, sevgisini artırması ve ilgi alanına hitap etmesini,
  • Eğitimde genellik, eşitlik, demokratiklik, laiklik, bilimsellik gibi temel ilkeleri özümsemesi, kurucu metinlerden kaynaklı toplumsal yapının gerektirdiği milli/manevi kültürü öğrenmesini/yaşamasını,
  • Yeteneklerini keşfetmesini,
  • Çevreye duyarlı olmasını,
  • Bilimsel düşünme, araştırma, sorgulama ve iletişim yetisini geliştirmesini,
  • Birlikte iş yapma ve sosyal gelişimini gerçekleştirmesini,
  • Analiz ve sentez yapma yeteneğini geliştirmesini,
  • İnsan haklarına saygılı, kişilikli ve özgüven sahibi olmasını,
  • Potansiyelini üst düzeyde kullanmasını,
  • Yaşadığı çağın gerektirdiği yeterlikleri/becerileri kazanmasını,
  • Kendisine, ailesine, içinde yaşadığı toplumuna, insanlığa ve Yaratana karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirecek şekilde donanımlı kılınmasını,
  • Mutlu birey ve mutlu toplum olmayı

hedeflemesi gereken bir süreçtir. Bu süreçte bireyin iç dünyası bu niteliklerle donatıldığında başarısının önünde hiçbir engel yoktur…

 

Modelin “Öğretim Programları Ortak Metni” incelendiğinde yukarıda belirtilen bu amaç ve hedefleri hemen hemen içerdiği görülmektedir… Bu bağlamda Model için emek veren ekibe teşekkür ediyoruz. Ancak milli ve yerli dokunuşlara ihtiyaç olduğu ve bunun eksikliği hemen anlaşılıyor.

 

Model yukarıda belirtilen amaç-hedefleri içerse de buram buram tercüme kokuyor. (Bir öğrenci profili oluştururken ontolojik, epistemolojik, zamansal bütünlük ve aksiyolojik olgunluğu göz önünde bulundurmak… Öğretim Programları Ortak Metin, s.7) Böyle yabancı kavramlarla milli düşünceye sahip insan profili nasıl inşa edilecek, sorusunu sormadan geçemiyorum.

Eğitimde yerli ve milli rengi, aidiyeti veremediğinizde, doğal olarak bu durumun, küresel güçlere eleman yetiştirmenin alt yapısını oluşturmakla sonuçlanacağı açıktır…

Eğitimde amaç ve hedefler belli olduğuna, yani eğitimden beklentiler açık seçik ortaya konulduğuna göre bunun stratejisini, diğer bir ifade ile nasıl yapılacağı sorusunu sormamız gerekiyor.

 

Burada “5N 1K” mottosu ile konuyu açacak olursak; Ne yapılacak? Niçin Yapılacak? Nerede, Ne Zaman, Nasıl Yapılacak? Ve “Kim Tarafından” Yapılacak? Sorularının cevabını bulmak durumundayız.

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin, eğitimin nasıl yapılacağının bir bölümünü karşılamaya yönelik olarak hazırlandığı ortadadır. Burada 5N, 1K’yı açtığımızda işin merkezinde yani 1K’nın karşılığı ÖĞRETMENİ görüyoruz… Öğretmen yeterli ve yetkin değilse 5N’in anlamsızlığı ortadadır. O halde işe öğretmenden başlamak ya da müfredatla birlikte eş zamanlı olarak bu konuyu gündeme almak gerekir.

Konunun daha açık ve anlaşılır olması için eğitim eko sisteminde öğretmenin ve müfredatın yerinin tespit edilmesi önemlidir…

  • Öğretmenin ve Müfredatın Eğitim Eko Sistemindeki Yeri

Öğretmenin ve müfredatın eğitimdeki yerini Prof.Dr.J.Hattie’nin yaptığı bir araştırmanın sonucunu paylaşarak ortaya koyalım.

Hattie, 15 yıla yakın süren araştırmasında, farklı ülkelerde yaklaşık 80 Milyon öğrenciye ulaşmış, 50 bin araştırma ve 800’den fazla meta analizini taramıştır. Bu araştırma okullarda, öğrenmeyi geliştirme konusunda faydalı yöntemleri bulmak için bugüne kadar yapılmış en büyük veriye dayalı araştırma niteliğini taşıdığı ifade edilmektedir.

Hattie Araştırmanın sonuçlarını rakamlarla ortaya koymuş ve “Öğrenci başarısında; %50 oranla genetik, %30 oranla öğretmen ve %20 diğer faktörler etkilidir” sonucuna varmıştır. (Genetikten gelen %50’lik kısma yapabileceğiniz pek bir şey yok). Burada müfredatın da içinde olduğu “Diğer Faktörler” in (%20) içinde müfredatın payı %11-12 olarak ifade ediliyor… Dolayısıyla açıkça görülüyor ki öğrencilerin kalıcı öğrenmesine ve başarısına etki eden faktörler içerisinde en büyük pay/oran öğretmenlerdir.

Burada öğretmenle ilgili sonucun anlamı açıktır. Basit bir anlatımla bir yolculukta size rehberlik yapan rehberiniz gideceğiniz adresi bilmiyorsa sizi hedefinize ulaştıramaz.

 

  • Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öneriler

Modelin Ortak Metin bölümünü okudum… Burada belirtilen öğrenci profilini yetiştirmek için müfredat ne derece yeterli olacak tartışılır… Kaldı ki Modelin mesleki eğitim kısmı eksiktir. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” motto cümlesi ile yola çıkanlar yolda kaldılar… Meslek liselerini ihmal ederek hiçbir yere varılamayacağı ortadadır.

Bu sebeple müfredattan önce yapılacak ve topluma, öğrenciye doğrudan dokunacak konuları öncelik sırasına göre sıralamak gerekirse:

  • Öğretmen Eğitimi ve Yetiştirilmesi

Eğitimin temel bileşeni olan öğretmen öğrencinin rehberidir. Öğretmen bu rehberliğini aklın, bilimin ve içinde yaşadığı toplumun değerlerini esas alarak yapmaz/yapamaz ise sonuç hüsrandır. Müfredatları, kitapları, okulları dört dörtlük yapsanız bile sonuçta öğretmen sınıfın kapısını kapattığında bunları anlamlı ya da anlamsız olarak değerlendirecek aktör öğretmendir.

 

Son model aracınızı trafikte kullanması için ehliyeti olmayan bir kimseye vermezsiniz. Peki, yetkin olmayan öğretmene hangi veli çocuğunu teslim eder? Onun için öğretmeni ıskalayan her sistem sonuçta kaybedecektir.

 

 Bu bağlamda öğretmenlikle ilgili olarak yapılması gerekenleri sıralamak gerekirse;

 

  1. Eğitim fakültelerine kaynaklık etmek üzere 2014/2015 öğretim yılında kapatılan öğretmen liseleri yatılı kısmı ile birlikte tekrar açılmalıdır.

 

  1. Öğretmen liselerine ortaokul öğrencileri arasından seçilerek öğrenci alınmalıdır.

 

  1. Öğretmen eğitimi ve yetiştirilmesinde; Bakanlıkça, mesleki bilgi, mesleki beceri ve tutum ve değer boyutunda 2005 yılında yürürlüğe konulan Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri esas alınmalıdır. Ölçülebilir alt yeterliklerle birlikte eğitim fakültelerine gönderilen yeterlikler bağlamında öğretmen adaylarına hizmet öncesinde bu yeterliklerin kazandırılması sağlanmalıdır.

 

  1. Eğitim Fakülteleri, “Öğretmen Yeterlikleri”ni dikkate alarak öğretim programlarını gözden geçirmeli, uygulama/staj vb. konularla ilgili gerekli önlemleri almalıdır.

 

.                                             

  • Eğitimde Yapısal Boyutta Yapılacak Düzenlemeler
  1. 12 yıllık zorunlu eğitim ve eğitimde 4’lü sistem sorgulanmalıdır.
  2. Ortaöğretimde mesleki alana ilişkin program çeşitliliği artırılmalıdır. Üniversiteler de bu çeşitliliği esas alarak meslek lisesi öğrencilerine açılmalıdır.
  3. Ortaöğretimdeki programlar esas alınarak üniversite giriş sınavları yeniden düzenlenmeli. Bu bağlamda her program türünün üniversite giriş sınavı farklı olmalı ve mesleki anlamda sınav çeşitlendirilmelidir. Dolayısıyla sağlık programı mezunları tıp fakültesine, endüstri meslek programı mezunları mühendislik fakültesine, sosyal bilimler programı mezunları hukuk fakültesine, açılacak öğretmen liselerinden eğitim fakültelerine girişte avantaj sağlanmalıdır.
  4. Üniversiteler ortaöğretimdeki mesleki eğitimin derinlemesine bilgi verildiği eğitim kurumları olarak yeniden organize edilmelidir. Bugün meslek liselerini ikinci plana iten tek düze sınav sisteminden vaz geçilmelidir.
  5. Sınıfta kalma ve devamsızlık konusu yeniden değerlendirilmelidir.
  6. Sanal medyanın özellikle genç kuşağın hayatındaki ağırlığı dikkate alınarak bu alan kontrol altına alınmalı ve eğitim müfredatını destekleyen bir formatta sunulmalıdır.
  7. Öğrencinin ilgi ve yeteneğine göre ortaokul yıllarında branşlaşmaya gidilmelidir. Bu manada sağlıklı tutulacak öğrenci dosyası ve veli/öğrenci/öğretmen diyaloğu yol gösterici olmalıdır.
  8. İlerleyen yıllarda da geçişlerin kriterleri belirlenmeli, öğrencinin ilgisi ve göstereceği performans dikkate alınarak geçişlere de sistem açık olmalıdır.

Sonuç olarak, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin uygulanmasından, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu takip eden yıllarda; İzmit SEKA’nın kuruluşundan vazgeçmesine karşılık, kağıt ithalatçılarının büyük servet tekliflerini reddeden ve SEKA’nın kuruluşunu gerçekleştiren M.Ali KAĞITÇI, Şeker fabrikalarının kurucusu Nuri Şeker, Türkiye’de ilk özel uçak fabrikasının kurucusu Nuri DEMİRAĞ’lar gibi kahramanlar çıkar mı? 

Ben bu konuda iyimser olmak istiyorum.

Burada Milli Eğitim Bakanlığı olarak, hazırlanan Maarif Modeli’ne; öğretmen, eğitim yöneticisi ve de ders araç gerecinizle ne kadar hazırsınız sorusunu da sorarak yazımızı bitirmiş olalım…

__________

(*) 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00