Ev 1. Sayı “VİYANA KUŞATMASI GÜNLÜĞÜ” 1

“VİYANA KUŞATMASI GÜNLÜĞÜ” 1

Tarafından Salim DEMİREZEN

    

Salim DEMİREZEN

Türk tarihinin dönüm noktalarından, gerçek mahiyeti hala doğru değerlendirilememiş II. Viyana Kuşatması esnasında tutulmuş çok önemli bir günlüğü bu sayıda tanıtmaya çalışacağım. Kitap, devlet Teşrifatçıbaşısı Ahmed Ağa’nın tuttuğu günlüğün, 1683 yılı (10. Temmuz – 14. Eylül) günleri arasındaki bölümünü kapsamaktadır.

  Teşrifatçıbaşı, Batılı sistemde “devlet protokol sekreteri”nin karşılığıdır. Maalesef günlüğün aslı kayıptır: “Vekayi-i Beç, yani Viyana Olayları adını taşıyan bu günlüğün elde iki kopyası vardır. Her ikisi de…….. metin bakımından tam bir uyarlılık gösterir. Bu iki el yazmasından birincisi, Topkapı Sarayı Revan Köşkü Kitaplığı’nda 1310 numaraya kayıtlıdır. Çalakalem ve biçimsiz bir yazıyla yazılmış 200 sayfalık bir risaledir. Birinci el yazmasının kopyası olduğu açıkça belli olan ikinci el yazması, Londra British Museum’da 6647 numaraya kayıtlıdır ve el yazmasının 99 sayfalık ikinci yarısından ibarettir. ” (s. 15)

Çeviren, Londra’da bulunan nüshanın fotokopisini temin ettiğini (2 nolu) dipnotunda belirtmektedir.

             Çok Titiz Bir Çalışma

  Kitabın yazarı Avusturyalı Richard Franz Kreutel (1916 – 1981) Türkolog, akademisyen ve diplomattır. II. Viyana Kuşatması üzerine yazılmış bütün Osmanlıca eserleri karşılaştırmalı olarak incelemiş, günlükte üzerinde yeterince durulmayan olayları Silahdar Tarihi’nden (1) almıştır. Kitapta bu alıntılar, SD (sadeleştirilmiş 1928 İstanbul baskısı) ve SW (Viyana el yazması) şeklinde gösterilmiştir. Ayrıca farklı harf karakteri ile dizilmiştir. Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa da II. Viyana Kuşatması’na (padişahın çamaşırcısı olarak) katılmıştır. Ancak padişah IV. Mehmet (Avcı) ile Belgrad’da kalmıştır. Kendisi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı sevmemektedir. Ordu ile birlikte Viyana’ya kadar giden Ahmet Ağa ise, yer yer sert eleştiriler yapmasına rağmen Paşa’yı sevmektedir. Günümüzde olduğu gibi maalesef o gün de “tarihe bir övgü ve sövgü kitabı olarak bakma” hastalığını görüyoruz.

  Yazar, Silahdar Tarihi’nin günlük esas alınarak yazıldığı tespitini yapmakta; ülkesinde değerinin bilinmediğinden yakınmaktadır: “İşin daha da şaşırtıcı yanı, bu seçkin eserin eksiksiz bir el yazmasının 100 yıldan beri Viyana Milli Kütüphanesi’nde uyuklayıp durmuş olması, ayrıca Türkçe basılı bir nüshasının da 1928’den beri göz önünde bulunmuş olmasıdır.” (s. 10)

  Yine yazarın önemli bulup, Almanca’ya çevirdiği el yazması bir risale hakkında: ” Burada çevirisi sunulan savaş günlüğüne dayanılarak 1683 Viyana Kuşatması hakkında yazılmış bir başka Osmanlı monografisi, 1731’de adı bilinmeyen bir Türk yazarının kaleme aldığı ‘Viyana Seferi Tarihi’dir (Tarih-i Sefer-i Beç). Bu eser, kısadır; daha küçük boyutta 55 sayfalık bir risaledir. Ancak Damad Mehmed Paşa’nın ve  Mehmed Raşid’in tasvirlerine kıyasla, ayrıntılar bakımından çok üstündür. Bilinen el yazması, aslına pek sadık olmayan çağdaş Fransızca çevirisiyle birlikte Paris Milli Kütüphanesi’ndedir.” (s. 11 – 12)

            ” Yağma Hasan’ın Böreği! “

  Sözün burasında, eski ve hâlâ kanayan bir yaramıza parmak basalım. Değerine paha biçilmez el yazması eserlerimiz, yurt dışına kaçırılıyor. Bu cinayete mutlaka dur denilmelidir! Bizim eserlerimizi oryantalistlerin incelemesi, bizim de tercüme ile yetinmemiz de ayrı bir ayıbımız…

  Sadece Türk tarihinde değil, yazara göre: “Doğu ölçüleri içinde ilk gerçek günlük niteliğindeki bu belge, bir yenilginin anatomisidir.” Yazar kitabın giriş bölümünde, takip ettiği yolu belirtiyor:

   “Çevirisi sunulan metin, 10 Temmuzdan 14 Eylül 1683’e kadar geçen olayları, yenilginin nedenleri üzerindeki gözlemleri ve Kara Mustafa Paşa’nın ölümüyle ilgili ayrıntılı tasvirleri kapsamakta olup, Viyana Olayları Günlüğü’nün sadece üçte biridir. Günlüğün baş kısmı, ordunun Edirne’den yola çıkarak Belgrad’a yürüyüşünü, Sultan IV. Mehmed’in burada kalarak ordunun Raab’a (Yanık Kale) doğru yola devam edişini ve burada imparatorluk ordusunu yenerek Viyana’ya çekilmek zorunda bırakışını uzun uzadıya tasvir etmektedir. Kara Mustafa Paşa’nın idam edilmesinden sonra hikaye birden günlük özelliğini kaybetmekte, imparatorluk ordusu tarafından Budun’un (Ofen – Türk Macaristanında vilayet) kuşatılması hakkında yüzeyde kalan kısa bir rapor haline gelmektedir.” (s. 17)

  II. Viyana Kuşatması ve bozgunu daha iyi anlamamız açısından çok önemli olan bu günlüğün tamamının sadeleştirilip yayınlanması, himmet sahibi tarihçilerimizi bekliyor. Yoksa 300 sene sonra, bir Batılının yapmasını mı bekleyelim?

           Yazmıyoruz, Anlamıyoruz!

  I. ve II. Viyana Kuşatmaları üzerine bizde yazılan kitaplarla Almanca yazılanların karşılaştırılması çok hüzün vericidir. Kitaptan takip edelim: “….. Kısa süre önce yayımlanan Walter Sturminger tarafından düzenlenmiş ‘Türklerin 1526 (1529 olacak) ve 1683 Viyana Kuşatmaları Bibliyografyası ve İkonografyası’ incelenecek olursa, bu kitapta bulunarak kaydedilmiş 2546 basılı eser arasında Türklerin açısından bu çağı yansıtan ve kültür dillerinden birine çevrilmiş, böylece de Batılı araştırıcıların yararlanması sağlanmış ancak bir tek belge bulunduğu görülecektir.” (s. 9)

  Tarihimizi yeterince yazmadığımız gibi,   yazılan az sayıda eseri de Batı’da tanıtamıyoruz.  II. Viyana Kuşatması ve sonrasını hâlâ tam olarak anlayamayışımızın sebeplerinden birisi de bu olsa gerektir.

  Kitabın yazarının Avusturyalı olması, Almanca kaynaklarla günlükte yazılanları karşılaştırma avantajını sağlamıştır. Buna bir de peşin hükümlü olmaması eklenince, eserin güvenilirliği artmıştır.

  Yayın dünyasında: “Bir metin başka dile çevrildiği zaman %30 özelliğini kaybeder” yaklaşımı vardır. Rahmetli Prof. Dr. Teoman Duralı, tercümeleri okumazdı. Önce dili öğrenir, eseri orijinalinden okurdu.

  Eseri tercüme eden Esat Nermi Erendor’un bir “çeviri üstâdı” olması, Almanca metni Osmanlıca el yazması ile karşılaştırması; yukarıda belirtilen oranı hayli düşürmüştür. Üstâdın tercüme listesine internetten bir göz atılması, okuyucuya güven veriyor.

            “Doğulu Uygar Bir Ulus”

  Aşağıdaki satırlar, yazarın objektifliğini gösteriyor: “…bu kitap ve benzerleri… okuyucuya 400 yıl boyunca Almanca konuşulan bölgenin doğrudan doğruya komşusu olmuş ve Müslüman inancının Hristiyanlığa karşı savaşını yürüterek yeni çağda Avrupa’nın yapısı üzerinde sürekli etki yapmış Doğulu uygar bir ulusun dünyası ve ruhu üzerinde yeni bir bakış kazandırmak istemektedir.” (s. 7)

  Kapak tanıtım yazısından: “Ahmed Ağa’nın Viyana Kuşatması Günlüğü, değerli bir belge olmasının yanı sıra, kazanılacağından emin olunan bir savaşın, kişisel çıkarlar, ihanetler ve aşırı bir özgüven sonucu başarısızlığa uğramasının öyküsüdür.”

  “İşte 300 yıl önce (kitabın Almanca ilk baskısı 1954 yılında yapılmıştır) gerçekleşen, beş saatlik, on saatlik yürüyüşlerin yapıldığı, köylerin yakılıp yıkıldığı, başların kesildiği, armağanların dağıtıldığı bir Osmanlı savaşının gerçek öyküsü… “

  Ahmed Ağa, günlüğüne: “Macar’a karşı Padişah’ın tuğları açıldı.” diyerek; Padişahın kumandasında ordunun Edirne’den hareketi ile başlıyor.

  Macar’a karşı açılan seferin Belgrad’dan sonra, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından nasıl Avusturya imparatorluğuna  çevrildiğini, gün gün yaşananları, gafleti, ihaneti, bozgunu… tarihe not düşüyor. Son bölümde, bir kurmay subay bilgeliği ile mağlubiyetin beş ana sebebini sıralıyor. İkinci yazıda biz de kendisine refakat edelim.

(*) Richard F. Kreutel, Devlet-i Aliyye Teşrifatçıbaşısı Ahmed Ağa’nın Viyana Kuşatması Günlüğü, çeviren: Esat Nermi Erendor, İst., Epsilon Yayıncılık, 2005

(1) Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa, Silahdar Tarihi, sadeleştirenler: Necati Salim, Cevat Üstün, İst., 1928, Devlet Matbaası.

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00