Ev 2. Sayı “Yeni Dünya” Düzeninin Kilometre Taşları

“Yeni Dünya” Düzeninin Kilometre Taşları

Tarafından Mehmet GÖKTEKİN

Mehmet GÖKTEKİN

Çok güçlü istihbarat ağı ve çok büyük teknolojik savunma sistemlerine rağmen Hamas’ın başlattığı geniş çaplı eylemler karşısında ilk etapta büyük bir şok yaşadığı iddia edilen İsrail’in bölgenin yeniden şekillendirilmesinde bu fırsatı kaçırmayacağından emin olabiliriz.

Yeni Dünya düzeninin kilometre taşları döşeniyor. 11 Eylül saldırıları ile başlayan sürecin sonunda beynelmilel emperyalizm yola yeni bir işaret taşı daha koydu. Hamas’ın İsrail saldırıları ile başlayan yeni süreç görünen o ki Ortadoğu’da yeni şekillenmelere kapı aralayacak. Ortadoğu’yu yeniden ateşe veren ve “Üçüncü Dünya Savaşı”nın işaret fişeği diye nitelendirilen sıcak çatışmalar emperyalizmin elini biraz daha güçlendirmek için fırsat olarak değerlendiriliyor.

Çok güçlü istihbarat ağı ve çok büyük teknolojik savunma sistemlerine rağmen Hamas’ın başlattığı geniş çaplı eylemler karşısında ilk etapta büyük bir şok yaşadığı iddia edilen İsrail’in bölgenin yeniden şekillendirilmesinde bu fırsatı kaçırmayacağından emin olabiliriz. Afganistan ve Irak işgalleri, ardından; “gül, mor ve turuncu devrimler” ve nihayetinde Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir başka ayağı olan “Arap baharı” diye isimlendirilen Kuzey Afrika’da Fas, Tunus, Cezayir, Libya’da yaşanan halk ayaklanmaları, ardından Mısır’da darbe ve son olarak Suriye’deki iç karışıklıklar tesadüf olabilir mi?

Hafızalarımızı şöyle bir yoklayalım. Aslında süreç Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından başladı. Önce Sovyetler Birliği’nin güçlü ismi Eduard Şevardnadze dağılmadan sonra Gürcistan Devlet Başkanı olarak koltuğa oturdu. 2003 yılında Eduard Şevardnadze adına “Gül Devrimi” diye isimlendirilen halk hareketleri ile görevini bırakıp Moskova’ya sığınmak zorunda kaldı. Ardından 22 Mart-11 Nisan 2005 tarihlerinde Kırgızistan’da “Lale Devrimi” diye isimlendirilen Cumhurbaşkanı Askar Akayev’e karşı gerçekleştirilen protesto gösterileri yapıldı. Askar Akayev’de gösterilerin ardından Moskova’ya sığındı. Benzeri bir ayaklanma ve toplumsal tepkiler Ukrayna’da yaşandı. Ukrayna da 2004-2005 yıllarında Ukrayna’da yaşanan ve iktidar değişikliğine giden “Mor devrim”  diye isimlendirilen ayaklanmalar yeni Dünya düzeninin işaret fişekleri olarak kayda geçti. Sonuç olarak Gürcistan, “Kafkasların İsviçre”si,  Ukrayna “Batının ileri karakolu”, Kırgızistan “süper güçlerin bilek güreşi yapabilecekleri” bir alana dönüştü. Kırgızistan ile ilgili bilinmeyen veya çok dillendirilmeyen gerçek ise dünyanın süper gücü olarak nitelenen ABD ve Rusya’nın ikisinin birden askeri üssünün bulunmasıdır. Çoğu tesadüf ve masum gelişmeler olarak kamuoyuna takdim edilen bu gelişmelerin önemli bir bölümü ile Türkiye’nin Kafkaslar üzerinden kuşatılması da tamamlanmış oluyordu.

“Arap Baharı” projesinde “daha çok demokrasi” vaadiyle gerçekleşen ayaklanmalar sonucu oluşan kaos ortamının devamıyla Kuzey Afrika’daki enerji kaynaklarına çöken emperyal güçlerin Türkiye’de FETÖ üzerinden denedikleri işgal girişimiyle uğradıkları hayal kırıklığını bir kenara koyalım. Niyet bu defa Türkiye’yi güneyden kuşatma ve Türkiye’nin demografik yapısını değiştirme girişiminin ilk ve görünmez adımlarıydı.

Nasıl diye sorabilirsiniz?  Daha düne kadar bölücü terör örgütü liderine alan açan ve kamplar kurup Türkiye’ye karşı silahlı teröristlerin yetişmesine fırsat tanıyan Suriye rejimi değil miydi? Daha da geriye gidecek olursak; Hatay’ın anavatana katıldığı tarihten bu yana Suriye ile dondurulan ilişkiler oğul Esad’ın başa geçmesinden sonra yerini sözde “bahar havasına” bıraktı. Önce Dolmabahçe’de kahvaltılar, boğazda turlar yapıldı, mutluluk pozları verildi. En uzun sınır komşumuz olan Suriye ile aramızda var olan mayın tarlaları temizlendi. Ardından Suriye’de tetiklenen iç çatışmalar ve karşılıklı restleşmeler ile birlikte milyonlarca insanın Türkiye sınırlarına sürüldüğüne tanıklık ettik.  O günlerde bütün bu gelişmeleri kamuoyu insani sınırlar içinde değerlendiriyordu. Herkesin beklentisi iç savaş biter, Türkiye sınırlarından içeri giren milyonlar yurtlarına geri döner umudu taşısa da milyonlarca Suriyeli Anadolu’nun dört bir tarafına dağıldı. Bu kontrolsüz göç hareketine katılanlar önce şehirlerin varoşlarına sonra da şehir merkezlerine yerleşiverdi. Pek çoğu uygulanan yanlış politikalar sebebiyle Türkiye’den bir daha geri dönmeyi düşünmediği için iş sahibi, aş sahibi hatta mekan sahibi olmaya başladı bile.

Yeter mi? Yetmedi elbette! Amerika’nın Afganistan’dan birden bire çekilme kararı almasının ardından Taliban güçlerine ülkeyi terk etmesi, Taliban’ın Afganistan’da birkaç günde kontrolü ele alması tesadüf mü?  Güya Taliban’dan kaçan ve binlerce kilometre yoldan, hiçbir engele takılmadan – iddialara göre sayıları milyonla ifade edilen- gençlerden oluşan Afganlıların Anadolu’ya akın etmiş olması da tesadüf olabilir mi? Yaşayan ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’ nın sosyal medyada dolaşan bir sözü insanın tüylerini diken diken ediyor.  Sayın Ortaylı’ ya atfen sosyal medyada dolaşan, “Mülteci dediğin 5 bin olur, 10 bin olur, diyelim ki 50 bin olur. Eğer milyonlarca mülteciden bahsediliyorsa bu olsa olsa örtülü bir istila olur” sözünün altını çizmek gerekiyor.

Mevcut durumu yorumlamakta zorlananlar için yıllar önce Millet Partisi’nin Genel Başkanı merhum Bilge lider Aykut Edibali kaleminden şöyle özetleyelim: “Emperyalizm her devirde farklı maskeler, isimler, karanlık yöntemler kullanarak, milletleri manevi yok oluşa, ekonomik sömürüye ve politik baskıya sürüklemekten vazgeçmedi, vazgeçmeyecektir. Emperyalizmin mimarları; kanlı savaşların kanı ile vurgunların maddi imkânları ile güçlenip, muhteris vatan hainlerini kullanarak milletleri ve Türk Milletini istismar etmektedir. Emperyalistlerin dünya hâkimiyeti hayaline ulaşmak için senelerden beri yürüttüğü mücadele, bütün insanlık camiasıyla beraber milletimizi ekonomik yıkıntıya, ahlaki çöküntüye, dini hayatın bulandırılmasına, milli devletin çökertilmesine, milli ideallerin çürütülmesine doğru sürüklemiştir. Türk Milleti kaderini kendi mücadelesi ile yeniden yazacaktır. İnsanoğlu için ancak kendi eylemlerinin neticesi vardır. Emperyalizmin taarruzları karşısında sürekli savunma halinde kalmak zaferi getirmeyecektir.”

You may also like

Yorum Bırakın

Hakkımızda

İlimle, hikmetle, akılla, tarihten ders alarak ve tüm insanlığı Uyanışa davet ediyoruz.
UYANIŞ, asırlardır darbelenen inleyen milletin derdine dil olmak için yola çıkan millet evlatlarının sesidir.

Hak ve Millet Davasının Sesi Uyanış Dergisi 2024

Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?
-
00:00
00:00
Update Required Flash plugin
-
00:00
00:00